Nezaket Ekici'nin Pi Artworks İstanbul’daki Keşfin Boyutları isimli kişisel sergisi 29 Haziran'a kadar devam ediyor. Sanatçıyla performans sanatı pratikleri ve üç ayrı performansın çıktılarıyla izleyicilerin gözleri önünde kurduğu sergisi üzerine konuştuk
Röportaj: Berfin Küçükaçar
Nezaket Ekici, Fotoğraf: @famelabcreative
Pi Artworks’de üç gün üst üste bir dizi performans gerçekleştirdiniz ve bu performansların çıktılarıyla Keşfin Boyutları isimli serginiz ortaya çıktı. Bu performansların kavramsal çerçevesinden bize bahsedebilir misiniz?
Öncelikle Pi Artworks’ün mekânından bahsederek başlamak istiyorum. Daha önce bu mekânda bir sergi gerçekleştirmemiştim. Birkaç performansı üst üste yapma ve sergiyi ziyaretçilerinin gözleri önünde kurma fikrini Pi Artworks İstanbul'un kurucusu Yeşim’e ilettim, onlar da olumlu baktılar. Bunun ardından sergi için harekete geçtik.
Bir performansı farklı günlerde tekrar etmek yerine üç farklı performansı ardışık günlerde yapmayı tercih ettim. Böylece üç performansa da gelen izleyiciler, benimle bir yolculuğa çıktı. Sergiyi üç farklı performans gerçekleştirmek ve bu performansların sonucunda ortaya çıkan eserleri sergilemek üzerine kurduk.
Performanslarınızın sonunda çoğu zaman ortaya bir eser çıkıyor. Bu bir heykel ya da resim olabiliyor. Düşünceme göre bu da performans sanatının diğer sanat dallarıyla bir etkileşime girmesine olanak sağlıyor. Performanslarınızın çıktıları ve diğer sanat dallarıyla ilişkiniz hakkında ne söylemek istersiniz?
Aslında bunun nedeni benim almış olduğum eğitim. Ben resim ve heykel okudum. Böyle bir arka plandan geldim, yetiştim. Hep disiplinler arası çalıştım. Heykel yapmayı, resim yapmayı ve daha birçok sanat eylemini performansımın parçası haline getirdim. Farklı medyumları birleştirdim. Materyali, rengi, resmi, heykeli hep sevdim.
Nezaket Ekici, Performans esnasından görüntü, Fotoğraf: @famelabcreative
Performans sanatının en önemli öğelerinden biri de seyirciyle iç içe gerçekleştirilmesi. Sizin performanslarınızda seyircinin yeri nedir?
Performansın seyirciyle etkileşimini ve performansımı gerçekleştirirken izleyenlerle aynı ortamda bulunmayı oldukça önemli buluyorum. Bu duruma önem atfetmemin nedenlerinden biri performansımı gerçekleştirirken bulunduğum ortamda bir atmosfer yaratılması. Seyirciyle bu atmosferi paylaşmanın kıymetli olacağını düşünüyorum. Aynı ortamda olunca bütün hisler uyanıyor, su yüzüne çıkıyor. Seyirci aynı anda dinliyor, görüyor, hissediyor, duraksıyor, heyecanlanıyor, hatta bazen dokunuyor. Bunları bir arada ve aynı anda yaşamak önemli.
Canlı performanslar dışında, video performanslar da yapıyorum. Her performansın kendine has özellikleri vardır. Bunun dışında farklı performanslar da gerçekleştirdim. Instagram üzerinden performanslar yaptım, video performanslar yaptım, canlı performanslar yaptım. Hepsinin yeri ayrı ve hepsi özel. Canlı performansı diğerlerinden ayrı kılan performans üst üste gerçekleşse de aynı performansı ben tekrarlasam da bir performansın eşsiz olmaya devam etmesi. Performansın eşsiz hâlinin devam etmesi önemli. Bazen mekân değişiyor, seyirciler değişiyor, bazen ben de değişiyorum. Bu da her performansı biricik kılıyor.
Nezaket Ekici, Performans esnasından görüntü, Fotoğraf: @famelabcreative
Son serginiz için gerçekleştirdiğiniz ilk performansın ardından yaptığınız konuşmada sergiyi izleyiciyle kurmak istediğinden bahsetmiştiniz. Performansının çıktısı sergi mekânına yerleşiyor ve siz diğer gün yine aynı yerde farklı bir performans gerçekleştiriyorsunuz. Böylece performanslarınızı izlemeye gelenler günbegün serginin kurulum aşamalarına da tanıklık ediyorlar. Bu fikrin ortaya çıkışından bize bahseder misiniz?
Seyircinin de boş bir performans alanını deneyimlemesini istedim. İzleyicilerin büyük bir kısmı performansların her üçüne de geldi ve vermek istediğim deneyimi yaşadılar. İlk gün geldiklerinde, Pi Artworks'ün Piyalepaşa'daki boş sergi alanını görüyorlar ve performanslarla birlikte bir sergi inşa ediliyor. Fikir, performansı gerçekleştireceğim galeri alanını gördükten sonra oluştu ve bunun peşinden giderek sergiyi kurgulamak istedim.
Performanslarınızdaki fikirlerin ilhamı nedir? Nelerden besleniyorsunuz?
Sürekli seyahat halindeyim. Bu durum da sürekli bir arayış ve keşif hali doğuruyor. Bu keşifler de performanslarıma ilham oluyor. Sanatçı rezidans programlarına katılıyorum, çeşitli ülkelere gidiyorum. Çok farklı yerlerden performans ve sergi teklifleri geliyor. Gittiğim yerler, gördüklerim, yaşadıklarım çok etkili oluyor.
Örneğin yıllar önce Kulturakademie Tarabya'da bir konuk sanatçı programında bulundum. Kulturakademie Tarabya'nın binasının ve çevresinin güzelliği, o alanın izole durumu beni kafesler üzerine düşünmeye itmişti ve bu kavram üzerine çalışmıştım. Bu çeşitlilik çok etkili.
Pi Artworks’deki serginize ek olarak İstanbul Modern’in Yüzen Adalar isimli sergisinde de işleriniz var. Bu sergideki işlerinizden bize bahsedebilir misiniz?
İstanbul Modern’deki işimin adı Blind. Sanat tarihiyle ilişki kuran, ona dayalı bir iş bu. Yıllar içinde sanat tarihine referans veren, onu sorgulayan çok iş ürettim, bu da onlardan biri. Bir sürrealist olan Max Ernst’in Saint Cecilia isimli resmine dayanıyor bu iş. Sanatçının resmi yapma öyküsünden yola çıktım burada.
Aynı sergide yer alan diğer işim But all that glitters is not gold. Burada hem sanat tarihine hem daha farklı konulara değiniyorum.
Comments