Kültür için Alan tarafından desteklenen Monitor, 2019'un ilk sergisinde, Burak Delier ve Avi Krispin'i ağırlıyor. Kapitalist üretim sürecinde, bütünde işleyen sistemin parçasına dönüşerek kaybolan bireye odaklanan Platon'un Mağarasından Kaçış başlığını taşıyan sergi, 3 Mayıs'ta Originn'de açıldı. Sergi kapsamında düzenlenecek konuşmada ise Süreyyya Evren ve Burak Delier, 18 Mayıs Cumartesi, saat 14:00'da Originn'de bir araya gelecekler
Avi Krispin, There was a time when men died for honor, 2012, 12'22''
“’Kişi’ (person) sözcüğünün ilk anlamının ‘maske’ olması büyük olasılıkla basit bir tarihsel rastlantı değildir. Daha ziyade herkesin her zaman ve her yerde, az çok farkında olarak belli bir rolü oynadığı gerçeğinin kabulüdür bu. ... Biz birbirimizi bu roller içinde tanırız; bu rollerde kendimizi tanırız.” (1)
Yansıtan tek bir yüzeyin varlığının, hareketlerin seyrini belirlediği varsayıldığında, bedeninden çıkan emarelerin izleyicisine dönüşen kişinin kendiyle baş başa kalma olasılığından bahsetmek mümkün müdür? Benlik, görebilecek hiçbir göz, yansıyacak tek bir yüzey olmadığında karşılaştığımız mı, yoksa yansıyana karşı yansıyanla birlikte geliştirdiğimiz ayakta kalma biçimi midir?
Çalışmalarını ve yaşamını Amsterdam’da sürdüren İsrail doğumlu sanatçı Avi Krispin’in, There Was a Time When Men Died for Honor isimli videosunda, gecenin geç saatlerinden gün doğumuna dek sürdüğü aracıyla, terk edilmiş bir deponun .nünde durup, az sonra bürüneceği rolüyle tutarlı olma adına hazırlık yapan birini izleriz. Dövüş kulübü görünümündeki bu bir araya geliş, gruba dahil olanlar için terapi niteliğindedir. Sosyal statü ve iktidar minvalinde biçimlenmiş toplumsal rollerin gerekliliklerini, buradaki dışavurum tekniğiyle yerine getiren bir grup erkek, öz olduğunu varsaydıkları benliklerine, performans süresince sahip olurlar. Gruptakilerin performans sonucu ulaştıkları öfori hâlini uzaktan izleyen yeni üye ise, henüz vitrinin arkasında durmaktadır.
Yaşamını ve çalışmalarını İstanbul’da sürdüren Burak Delier’in Songs of the Possessed ismini taşıyan videosunda, işyerindeki ilişkilerin yönetiminde kullanılan bir eğitim yönteminden sahne izleriz. Çalışma alanındaki ilişkileri yönetmenin, burada ortaya koyulan üretimden önemli hale geldiğini belirten sanatçının işinde, tepkileri anlık değişen beyaz yakalı çalışanlar, nihai amaca hizmet ettiklerinin farkında olmaksızın, kendileri için geliştirdikleri en doğru stratejiyi uygulamaya alırlar. Çalışanların büründükleri karakterler kimi zaman birbirine düşmanca tavır sergilese de iki tarafın da fayda göreceği konularda anlaşma sağlanabilir. Erving Goffman, bu durumu, karakter dışı iletişimde danışıklık türü olarak ifade eder. (2)
Bir grubu bir arada tutan ve hareketlerine yön verenin, ideoloji arkasına gizlenen asıl hedef olduğunu (3) varsaydığımızda, kişi, herhangi bir gruba dahil olduğunda birey halini koruyabilir mi? Toplumsal beklentilerin hakimiyetinden kurtulup sınırlı özgürlük alanının dışına çıkmak ve performansın sona erme olasılığını sorgulamamız için çağrıda bulunan Platon’un Mağarasından Kaçış, 24 Mayıs’a dek Originn’de ziyaret edilebilir.
(1) Robert Ezra Park, Race and Culture, Glencoe, Illinois: The Free Press, 1950, s. 249 (Alıntılayan: Goffman E., Günlük Yaşamda Benliğin Sunumu, (B. Cezar Çev.), 2004, Metis, s. 31)
(2) Erving Goffman, Günlük Yaşamda Benliğin Sunumu, (B. Cezar Çev.), 2004, Metis, s. 185)
(3) Siegfried Kracauer, Kitle Süsü, (O. Kılıç Çev.), Metis Yay. 2011, s. 135
Comments