Protocinema, Yükselen Küratör Serisi 2021 kapsamında Alper Turan’ın küratörlüğünü yaptığı ve Baha Görkem Yalım, Cansu Yıldıran, Dorian Sarı ile Istanbul Queer Art Collective (Tuna Erdem & Seda Ergul)’i bir araya getiren Göze Parmak sergisini, poşe Sanatçı İnisiyatifi’nin Beyoğlu’ndaki mekânında izleyicilere sunuyor
Dorian Sarı, Sans Titre (Toi, moi, dedans, dehors), 2020. Wilde Gallery'nin izniyle, İsviçre
2015 yılında başlatılan, yaparak öğrenmeye dayanan profesyonel eğitim sağlayan bir mentorluk programı olarak tasarlanan Protocinema Yükselen Küratör Serisi (PECS) kapsamında, poşe Sanatçı İnisiyatifi iş birliğiyle gerçekleşen Göze Parmak, Türkiye'de kuir varoluşa dair görsel kodların, sembollerin ve temsillerin giderek daha çok sansürlenmesi ve baskılanması yoluyla gerçekleşen şiddete yanıt vermekle ilgileniyor. Sergideki sanatçılar giderek daha belirgin bir hedef hale gelen gökkuşağından evrilen, hem cesur, hem de görünmez, bir dil sunuyorlar.
Sergi, devletin bu saldırılarının somut, estetiğin ötesinde, etimizde, bedenimizde, ve ruhumuzda hissedildiğini unutmadan, görsel düzende yapılan saldırıları alt etmek, görünürlük ve görünmezlik arasındaki alanı araştırmak adına bir acil durum çağrısı teşkil ediyor. Göze Parmak, hedef gösterilemeyen, sansürlenemeyen ve deşifre edilemeyen, taktiksel olarak kaçamak kuir pozisyonların, jestlerin, formların ve imgelerin küçük bir araştırmasını sunuyor. Sergi, çok disiplinli, şiirsel ve minimalist pratiklerinde soyutlanmış kuir formlar yaratan Baha Görkem Yalım (Hollanda) ve Dorian Sarı’nın (İsviçre) yeni üretimlerini; performans çalışmalarında kuir bedeni “agresif bir şekilde görünür” kılan ancak bu kez figürün ve bedenin soyutlanarak namevcut olduğu yeni bir performans gerçekleştirecek olan Istanbul Queer Art Collective’i (İngiltere); ve fotoğraflarıyla görünmeyen özneleri görünür hale getirmekle ilgilenen, fakat bu sergi için portreleri belirsizleştirecek ve kimlikleri flulaştıracak olan Cansu Yıldıran’ı (Türkiye) bir araya getiriyor.
Görünürlük siyasetinin esaslarından ve kazanımlarından vazgeçmeden, saklanmayı önermek yerine, tespit edilemeyen ancak bulaşıcı, stratejik, casus-vari pozisyonlar sunan sergide, soyutlama, indirgeme, figürsüzleştirme ve renksizleştirme üzerine deneyler yapan sanatçılar, otoritenin araçlarını yine otoritenin sensörlerini yanıltmak için kullanarak, sansür, sindirme ve baskılama pratiklerini sanatsal stratejiler olarak temellük ediyorlar. Göze Parmak, gözü görmeyen güce misilleme yaparak değil, işaret etmeyen bir (orta) parmak göstererek mücadele etmeyi öneriyor.
Comments