Saklı Görüşmeler Mine Kaplangı’nın güncel sanat alanında aktif rol oynayan kişilerle yaptığı beklenmedik görüşmeler sırasında onlara ansızın yönelttiği tuhaf sorulara verdikleri cevapları derliyor. Bir sanatçı, araştırmacı, küratör ya da yazarla karşılaştığınızda ona sormanız gerektiğini düşündüğünüz sorular kafanızda kendiliğinden bir sınır yaratıp sizi özgürce hareket edebileceğinizi sandığınız görünmez bir alanın içine hapsedebilir. Oysa biz her ayın son günü yayınlanacak olan bu röportaj diziyle, bu sınırların ötesine birlikte yürümek istiyoruz.
Tuna Erdem & Seda Ergül
Mine Kaplangı birini çok heyecanlandıran bir romanın, tadını unutamadığı bir içkinin ya da sürekli aklına takılan bir film karesinin de serginin katalog yazısında ne yazacağı kadar önemli olduğunu düşünenlerden. Bu yüzden öğrenecek, tartışacak çok şey var diyerek, her türlü soruyu sorup, her türlü cevaba yer vereceğimiz bir alan açıyoruz.
İlk cevaplar, bir akşamüstü Çukurcuma’dan, 2012 yılında kurulan Istanbul Queer Art Collective’in kurucu üyeleri ve sanatsepeti adlı güncel sanat blogunun yaratıcıları ve yazarları Tuna Erdem ve Seda Ergül’den geliyor. İkili bugünlerde Londra'da Queer Projects adıyla kurdukları yeni oluşumla projelerini kıtalararası bir platformda genişletmeye devam ediyorlar.
Birbirinizin en sevdiği sanatçıyı söyleyebilir misiniz?
Tuna: Seda'nınki John Cage
Seda: Tuna'nınki dönem dönem değişiyor, mesela Leigh Bowery, Dino Valls, Ellen von Unwerth, Helmut Newton, Roberto Ferri, Ron Atney, Annie Sprinkle, Orlan, Louise Bourgeois, Marina Abramovic vs.
Tuna Erdem & Seda Ergül
Herhangi bir şey biriktiriyor musun?
T: Ağaç kökleri
S: Parlak şeyler ve kitaplar
Son aldığın kitap?
T: Swing Time- Zadie Smith
S: Argonauts – Maggie Nelson
Geçen yıl tanıştığın en etkileyici kişi kimdi?
T: Liad Hussein Kantorowicz
S: Louisa Doloksa
En son satın aldığın sanat eseri nedir?
T & S: Zafer Aracagök – Tutarlılık Düzleminde Oluş, 2015
Hiç bir sanat eseri sattın mı?
T & S: Hayır
Bir müze veya galeride karşılaştığın en garip olay neydi?
T: Marc Quinn'in trans heykelleri Buck ve Allanah önünde fotoğraf çektiren Türk aileler
Performans izlemek için gitmek isteyeceğin bir uluslararası sanat mekanı?
T: Seattle Erotik Sanat Festivali
S: Arts Admin, Toynbee Studios, Londra
En çok satın almak istediğin sanat eseri nedir?
T: The Rape of Persephone- Gian Lorenzo Bernini
S: Herhangi bir Peter Doig tablosu
Bu röportajdan sonra ne yapacaksın?
T: Yürüyüş
S: Civilization oynayacağım
Orman mı? Okyanus mu?
T: Orman
S: Okyanus
İngiltere mi? Amerika mı?
T &S: İngiltere
İstanbul'da yaşamak için spesifik bir dönem seçebilsen hangi dönem olurdu?
T: Reşad Ekrem Koçu’nun Istanbul'u
S: Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Istanbul'u
En sevdiğin Türk yazarlar kimler?
T: Bilge Karasu, Melih Cevdet Anday, Ahmet Hamdi Tanpınar, Şule Gürbüz, Oğuz Atay
S: Orhan Pamuk, Bilge Karasu.
En son ne yedin?
T: Avokado
S: Biftekli sandviç
En iyi ses performansı?
T & S: I’m Sitting in a Room – Alvin Lucier
İmkanın olsa birlikte performans hazırlamak isteyeceğin kişi kim olurdu?
T&S : Nao Bustamante
İşlerinizden ya da performanslarınızdan birini, kimin satın almasını isterdiniz?
T & S: Marchesa Luisa Casati
Blues mu? Jazz mı?
T: Swing
S: Jazz
Bu sene düzenlenen Venedik Bienali'nde en etkilendiğiniz iş, neden?
T: Roberto Cuoghi, The Imitation of Christ. Hem doğrudan bedensel tepki vermeye zorlayan, hem de kavramsal katmanlılığı ile zihne hitap eden çok boyutlu bir deneyim sağladığı için. “Çarpıcı” kelimesinin göze, buruna, zihne, ruha, bedene bürünmüş hali bu iş.
S: Charles Atlas, The Tyranny of Consciousness. Bu, Charles Atlas’ın kaydetmiş olduğu 44 gün batımını kurguladığı Kiss the Day Goodbye, bu görüntülerin üzerine konuşan efsane drag queen Lady Bunny’nin Here she is…v1 ve gün batımlarının süresini geri sayan dijital saat Chai’den oluşan çok parçalı bir iş. Chai 00:00’ı gösterdiğinde ekrandaki güneşler batmış ve Lady Bunny “Kimse barıştan bahsetmiyor” başlıklı konuşmasını bitirmiş oluyor ve ekranı koskocaman peruğuyla Lady Bunny kaplıyor ve olabildiğince kitsch bir disko şarkıya lipsing yapmaya başlıyor.
En çok bu işten etkilendim çünkü işle ilk karşılaştığımda Arsenal’in devasa salonlarını ayıran kemerlerin çerçevelediği, arkasında uzanan mekanın büyüklüğünü gizleyecek kadar büyük bir ekranda şarkı söyleyen Lady Bunny’yi gördüm. Orda çakılıp kalmışım. Yukarda yazdığım her şeyi sonradan aşama aşama fark ettim.
Yakın zamanda Londra'ya taşındınız, Londra'nın sizce en çarpıcı 3 özelliği nedir?
T:
1. Park ve bahçe bolluğu
2. Hala iki katlı Viktoryen dönem evlerin çoğunluğu oluşturması
3. Kültür sanat aktivitelerinin bolluğu, çeşitliliği ve doluluğu
S:
1. Çok park var
2. Bambaşka diller konuşan her milletten insan var.
3. İnsanlar birbirlerine kötü davranmıyorlar.
Son zamanlarda izlediğiniz filmlerden en unutamadığınız sahne?
T: Verhoven’ın Elle’inin giriş sahnesi, American Honey’de para karşılığı seks sahnesi, Nocturnal Animals’ın giriş sahnesi, Paterson’ın son sahnesi.
S: Billy Lynn's Long Halftime Walk / tören sahnesi, Moonlight /plaj sahnesi, Tony Erdmann / baba kızın şarkı söylediği sahne, Paterson / Paterson’un Japon adamla karşılaştığı sahne.
Mutlaka araştırıp hakkında daha çok şey öğrenmelisin dediğiniz bir isim?
T: Monsanto
S: RuPaul
Comments