Ulaşılabilir sanat alternatifi olarak yola çıkan ve her yıl yeni sanatçıların üretimleriyle gelişen Mamut Art Project’in 2020 edisyonu, pandemi koşullarına uygun olarak tasarlanan yeni yapısıyla fiziksel ve çevrimiçi olmak üzere 8 Kasım’a dek iki farklı platformda gerçekleşiyor. MAP’ın son ediyonu üzerine kurucusu Seren Kohen ile konuştuk
Röportaj: Merve Akar Akgün & Selin Çiftçi
Mamut Art Project bu yıl ertelenen tarihiyle 27 Ekim’de başladı. Pandemi döneminde neler değişti, tarihi değiştirme kararını nasıl aldınız?
Aslında biz 22 Mart’ta kuruluma girecektik. 12 Mart’ta çıkan ilk vaka haberleriyle herkesin sağlığını önceliğimiz yaparak yaz ayları boyunca gidişata göre bir karar vermek üzere sergiyi erteleme kararı aldık. Temmuz ayında, kışın yine vakaların artacağını göz önünde bulundurarak farklı bir plan yapmamız gerektiğini anlamıştık.
Sanatçılarımızı ve sanatseverlerimizi eşit derecede düşünmeye çalıştık. Hem sanatçılarımızı en iyi şekilde tanıtabileceğimiz hem de kimsenin sağlığını riske atmayacak bir sistemi nasıl kurabiliriz diye düşündük. Bir yandan pandemi şartları, bir yandan Mamut’un ruhunu korumak…
Fizikî bir mekânımız olsa bile kısıtlı sayıda ziyaretçi kabul edebileceğimizi biliyorduk. Gelemeyen takipçi kitlemiz ve Mamut’u yeni tanıyacak kişiler için çevrimiçi bir platformun olmasının şart olduğunu anladık.
Bu platformda neler olmalı sorusu da hemen ardından geldi. Sanatçılarımızın işlerinin görselleri ve bilgilerinin yanı sıra alt metinleri ve kendilerini tanıyabilmek adına farklı formatlarda özel içerikler ürettik. Mamut’ta normal şartlarda hissedilen sıcak ortamı ve sanatçılarla kurulan ilişkiyi yaratabilmek için Conversations, Studio Visits ve MAP Sessions olmak üzere üç farklı başlığa ayırdığımız video çekimlerimizi gerçekleştirdik. Sanatçıların kendilerini tanıtabilmeleri ve işlerini anlatabilmeleri için atölye ziyaretleri, stüdyo çekimleri ve bir araya gelemediğimiz sanatçılarla da görüntülü konuşma uygulamaları üzerinden çekimler yaptık. İzleyicilerimize sanatçılarımızı biraz daha yakından tanıyabilmeleri, onlara bir adım daha yaklaşabilmeleri için farklı formatlarda alternatif bir alan yaratmak istedik.
Ancak sadece çevrimiçi platformda kalmak istemedik. Bazıları için işleri birebir deneyimlemenin önemini biliyoruz. Ayrıca, son aylarda yapılan birçok etkinliğin sadece çevrimiçi olmasının biraz dijital bir yorgunluk oluşturduğunu gözlemledik. Bu sebeplerden de mutlaka fizikî bir alanda tüm işleri bir araya getirmemiz gerektiğine karar verdik. Ancak pandemi şartları sebebiyle bunu bir etkinlik olarak değil, daha çok sergi, loft formatında yapmayı uygun gördük. Süremizi de normalin iki katına çıkararak, randevulu sistemle ve tüm hijyen önlemleriyle ilerledik.
İlki Tophane’deki Antrepo No:3’te, sonraki edisyonları da KüçükÇiftlik Park’ta düzenlenen Mamut, bu sene ilk defa Yapı Kredi bomontiada’da gerçekleşiyor. Mekânı nasıl buldunuz? Nasıl bir yol haritası izlediniz? Bu süreçte sizi en çok zorlayan ne oldu?
Bomontiada uzun süredir takip ettiğimiz ve Mamut ruhuna yakın bulduğumuz bir mekândı. Bu süreçte bize destek olarak kapılarını açtılar. Mamut’un şu anda içinde bulunduğu dördüncü katın kendi yapısı çok sıcak. Bu yapıyı hiç bozmadan, aynı hissi tutarak nasıl bir sergi tasarımı olabilir fikri üzerinde çok çalıştık. Net, temiz çizgileri olan bir tasarım… Samimi, misafirliğe açık, huzur veren bir ortam. Gelen birçok kişiden de hep bu yönde pozitif yorumlar aldık. Mimarlarımız Ceren Özşahin ve Zeynep Tümertekin, mekânın yapısını kaybetmemek üzerine çok çalıştı. Bu tarihi yapı ile kullandığımız malzemeler birbirine çok yakıştı. Olabildiğince sade bir tasarım ile sanatçılarımızın işlerini öne çıkarmaya çalıştık. İlk planlarımıza göre sergi alanımız daha küçük olduğundan, her sanatçımızın olan işlerinden belli bir seçki ile ilerlemek zorunda kaldık. Ancak çevrimiçi platformumuzda tüm işlerini görebilirsiniz.
Geçen yıllara göre başvurular nasıldı; seçim süreci nasıl geçti? Bu yıl ağırlıklı olarak hangi disiplinlerden çalışmalar yer alıyor?
Bu sene yaklaşık 1500 başvuru aldık. Başvuru sayısı arttıkça jüri süreci zorlaşıyor. Her dosyayı detaylı bir şekilde çalışmaya ve anlatmaya çalışıyoruz. Ciddi bir ön hazırlık sürecimiz var. Jürilerle ayrı ayrı yapılan görüşmelerden sonra toplu bir görüşme yapılarak son isimlere karar verildi. Biraz fikir ayrılıkları olan bir jüriydi bu sene. Ama bu da sanatçıların çeşitliliğini artırdı.
Sanatçıların eğilimlerinin son senelerde biraz daha içe dönük olduğunu söyleyebilirim. Birçok sanatçı kendi iç dünyalarında olanları anlatmayı, paylaşmayı tercih ediyor. Anlatılan durumlar sosyal hayat, ekonomi, politika, bunların hepsinden etkileniyor ama direkt bu konulara değinmektense sanki yansımalarını izleyici ile paylaşmayı tercih ediyorlar. Aynı zamanda bu farklı ifade arayışlarına yol açıyor. Biraz daha soyut arayışlar, deneysel teknikler, boyutsal düşünceler…
Bu yıl Mamut hem fiziksel, hem dijital olarak iki farklı platformda gerçekleşiyor. Dijitale özel yeni oluşumlar, sergiye paralel etkinlikler var mı?
Bu sene Mamut Performans Programı seçkimiz aslında hazırdı. 8 farklı performansı izleyicilerimizle buluşturacaktık. Performansların da bu süreçte dijitalleştiğini farkındayız. Ancak bu sene için seçilen performanslar özellikle sanatçıyı içine alan, birebir deneyimlemeye odaklanan performanslardı. Dijital olarak aynı hissin yakalanamayacağını düşünerek ve fizikî ortamdaki izleyici kısıtlamamız ve pandemi kuralları gereğince iptal etmek zorunda kaldık. Sanatçılarımızın hepsini çok değerli buluyoruz ve ileride birlikte çalışabilmeyi çok istiyoruz.
Aynı zamanda çok önem verdiğimiz Çocuk Atölyeleri, Okul Gezileri ve geçen sene ilkini gerçekleştirdiğimiz Mamut Shots (Kısa Konuşma Programı) için anlaşmalarımız vardı. Maalesef yine aynı sebeplerden onları da gerçekleştiremedik. Pandemi süreci sonrasında tekrar bu programlarımız izleyicilerimizde buluşturmayı hedefliyoruz.
Portfolyo Günleri nasıl gidiyor? Geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi, Diyarbakır, Mardin gibi farklı şehirlerde de devam ediyor mu?
2021 başvurularımızı Ocak sene başında açmayı planlıyoruz. Mamut Portfolyo Günleri’ne mutlaka devam edeceğiz ancak pandemi şartlarına göre yeni bir planlama yapmamız gerekecek. Sanatçılarımıza bu konuda destek veriyor olmak bizim için çok önemli. Her şekilde, bir yolunu bulacağımıza inanıyorum.
Mamut’un adayların rahat hissettikleri, pek çok alanı görünür kılan, organik bir iklimi var. Dijitalleşme sizce bunu pekiştirdi mi; dijitalleşmeyle birlikte sonraki süreçte hem izleyiciler hem de katılımcılar açısından neler öngörüyorsunuz?
Mekânımızda olduğu gibi, dijital platformumuzda da kullanıcıları düşünerek, kolay anlaşılır, user-friendly bir site yapmak için yola çıktık. Önemli olan sanatçılarımızı tanıtabilmek ve görsellerine en iyi şekilde yer verebilmekti.
Gelemeyen birçok kişiye sitemiz aracılığıyla evlerinden ulaşabileceğimiz ve tüm bilgi ve görsellere olabildiğince yalın bir şekilde yer verdiğimiz için yine aynı rahat ortamı sağladığımızı düşünüyoruz.
Bu dijitalleşmenin kalıcı olacağına ve bizim de bu alanda daha ilk adımlarımızı attığımıza inanıyorum. Ancak şahsen pandemi sonrasında insanların kendilerini dışarı adayacakları, gezmek ve birebir tecrübe etmenin, geçirilen sıkıntılı dönemlerin sonucu olarak, artacağına inanıyorum. Dolayısıyla, daha önümüzdeki birkaç sene, sadece dijitalin yeterli olmayacağına, fizikî alanı destekleyici platformlar olarak ilerleyeceğini düşünüyorum, en azından güncel sanat alanında…
Comments