top of page

Sürdürülebilirlik motivasyonuyla…

 Emin Hitay tarafından 2019 yılında Türkiye’de sanatı ve sanat eğitimini desteklemek amacıyla kurulan Hitay Vakfı 6. edisyonunda Mardin Bienali’nin ana destekçisi olarak dikkatleri çekmişti. Aynı zamanda bir sanat koleksiyoneri olan Hitay ile vakfın gerçekleştirdiği faaliyetleri, gündemindeki projeleri ve ulaştırdığı destekleri konuştuk


Röportaj: Merve Akar Akgün & Berfin Küçükaçar


 Emin Hitay, Fotoğraf: Berk Kır


Türkiye’de sanatı ve sanat eğitimini desteklemek amacıyla 2019 yılında Hitay Vakfı’nı kurdunuz. Vakıf, 6. edisyonundan itibaren Mardin Bienali’nin uzun soluklu destekçileri arasında yer alıyor. Bu desteğin temel motivasyonu nedir?


Hitay Vakfı’nı kurduğumuz günden bu yana tüm eğitim, kültür ve sanat projelerimiz ihtiyaç ve destek çalışmaları üzerine kuruluydu. Bu bağlamda Mayıs-Haziran 2024 tarihinde gerçekleşen 6. Mardin Bienali’ne sağladığımız bu destek de ihtiyaç ve sürdürülebilirlik motivasyonumuz özelinde gerçekleştirildi. Bienalin önceki yıllarda devamlılık konusunda yaşadığı güç zamanları bilerek bu edisyonun kolaylıkla gerçekleşebilmesini; bienalin eğitim, sanat ve kültür faaliyetleri konusunda bulunduğu bölgeye destek vermeyi sürdürebilmesini sağlamayı arzu ettik. Hitay Vakfı’nın misyonundaki bu ihtiyaç ve devamlılık ölçeği 6. Mardin Bienali’ne sağladığımız bir katkı olarak yansıdı.


Hitay Vakfı’nın bugüne kadarki çalışmaları hakkında bizi bilgilendirir misiniz?


Hitay Vakfı’nın 2019 yılındaki kuruluşundan kısa bir süre sonra Covid-19 salgını başladı. Dünyanın birkaç yıllığına kapandığı bu evrede geçmişte kişisel olarak gerçekleştirdiğim destekleri vakıf çatısı altına almaya karar verdik. Bu bağlamda eğitim, kültür ve sanat desteklerini sürdürdük. Son iki yıldır da yine ihtiyaçları ön plana alarak ülkemizde eğitim, kültür ve sanat desteklerini arttırma yönünde çalışmalar yapıyoruz. Önceliğimiz daima ihtiyaç sahiplerine katkı sunabilmek. Geçmişten bugüne eğitim bursları, yurtdışı eğitim destekleri, yurtdışı projelerine katılım destekleri, sanatçılara atölye ve üretim destekleri, bienallerin sürdürülebilirliği açısından devamlılık destekleri ve Türkiye’de yayıncılığın öneminin bilincinde olarak yayınlar için içerik üretim destekleri sağladık. 


6 Şubat depreminden oldukça kısa bir süre sonra büyük bir hızla bütün Türkiye’de çeşitli üniversitelerle, eğitim kurumlarıyla, derneklerle ve vakıflarla iletişime geçerek çoğunlukla eğitim bursları ve yaşamsal destekler sunmayı öncelik haline getirdik. Bu desteklerimiz bugün hala devam ediyor. Tüm destekler elbette bunlar değil, bunların yanında birçok kişiye, aileye ve öğrenciye de hayati sayılabilecek destek sağladık; sağlamaya da devam ediyoruz. 


Aslı Çavuşoğlu, Kasten Gömülmüştür, 2024, Seramik, el dokuma hasır, halat, 6. Mardin Bienali'nden yerleştirme fotoğrafı


Hitay Vakfı’nın Mardin Bienali’ne desteği dışında ne gibi çalışmaları var? Vakfın gündeminde neler yer alıyor?


Büyümeye devam eden bir vakıf olarak yeni dönemde de eğitim, kültür ve sanat alanına destek vermeye devam edeceğiz. Geçmiş dönemin ihtiyaç desteklerinin çoğunu sürdürmeye devam ederken bu sezon yenilerini de ekleyeceğiz. Araştırma fonları, yeni burs destekleri, tüm Türkiye’de yapılan bienallere destekler, yayın destekleri, sanat eseri üretimi, sanatçılar ve sanat profesyonelleri için proje destekleri ve yıllardır üniversitelerle sürdürdüğümüz yurtdışı destek yarışması bu yıl kapsamını genişletecek. Heyecanımızın yüksek olduğu ve katkılarımızın artarak kitlelere ulaşacağı bir yeni sezonun başındayız.


Hitay Vakfı’nın bir danışma kurulu var mı? Vakıfta yeni adımlar atarken göz önünde bulundurduğunuz etmenler neler?


Hitay Vakfı’nın Yönetim Kurulu ve İcra Kurulu mevcut. Vakfın genel danışmanı kişisel koleksiyonumun da yöneticisi olan Melike Bayık. Bununla beraber bu sezon itibariyle projeler özelinde de ayrı ayrı danışma kurulları da oluşturacağız. Vakıfta yeni adımlar atarken güncel durumları, eğitim, sanat ve kültür alanındaki ihtiyaçları tespit ederek ilerlemek daima önceliğimiz. Afet ve zor koşullar her zaman bizim için birincil sırada yer alıyor. Bu bağlamda vakfın kişi ve kurumlarla iş birlikleri ve düzenli destekleri, güncel ve sosyal ihtiyaçlara göre şekilleniyor. Vakfın projeleri bu gibi etmenleri göz önüne alarak planlanıyor.


Türkiye’de yapılan bienallere olabildiğince destek sağlıyorsunuz. Bienallere gerçekleştirdiğiniz destekle vakfı burada nasıl konumlandırıyorsunuz? Organizasyonlara ne derece dahil oluyorsunuz?


Ülkemizde sanat ve kültürün büyüyüp kitlelere ulaşabilmesi konusunda büyük bir destekçiyiz. Yıllardır İstanbul Bienali ile devam eden desteklerimiz geçtiğimiz Mayıs ayında 6. Mardin Bienali ile sürdü. Yeni sezonda ise Sinopale’nin destekçilerinden biri olacağız. Önümüzdeki yıllarda diğer bienallerle de sürdürülebilirlik desteği bağlamında ilişkilerimizi geliştirmeyi ve katkılar sunabilmeyi planlıyoruz. Her bienalin misyonu ve o dönem yapılan projelerin kavramsal içeriği birbirinden farklı. Organizasyon yapısına dahil olmadan, bienallerin toplum ile temas ederek güçlü içerikler çıkaracağına inanıyoruz ve bu şekilde dışarıdan sürdürülebilirlik destekleri sağlayarak katkılarımızı sürdürüyoruz. 


2013 yılından bu yana Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi ile başlattığınız, geçtiğimiz yıl Marmara Üniversitesi ile sürdürdüğünüz sanat öğrencilerini yurtdışına Venedik Bienali’ne ya da Art Basel’e gönderdiğiniz bir projeniz vardı. Önceki yıllarda kişisel girişiminizle ilerleyen proje geçtiğimiz yıl itibariyle vakfın çatısı altında gerçekleştirildi. Önümüzdeki dönemlerde bu projenin ilerleyişi nasıl planlanıyor? Türkiye içinde bu gibi destek yarışmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?


Bu yıllar önce kişisel olarak başlattığım bir destek projesiydi. Geçtiğimiz yıl okul değiştirdik. Bu sene ise kültür sanatın şeffaf ve erişilebilir olmasını önceliklendirerek bu yarışmayı tüm Türkiye’ye açacağız. Hedefimiz ülkemizde ihtiyacı olan üniversitelerin lisans ve lisansüstü programlardaki farklı jenerasyonlarına erişebilmek. Bugünün güncel ekonomik koşullarında ülkemizden genç sanatçıların, üretimlerine uluslararası vizyon güderek devam edebilmelerine de destek olmak üzere bienallere, fuarlara, alternatif sergilere ve inisiyatif projelerine gidebilmeleri üzerine kapsamı genişletiyoruz. Türkiye’nin dört bucağındaki güzel sanatlar fakültelerinde eğitim gören öğrenciler ile iletişim kurabilmeyi önemsiyoruz. Eğitimin, sanatın ve kültürün devamlılığı için bu yarışma uluslararası bir vizyon destekleyicisi olarak oldukça kıymetli bir noktada. 

Türkiye’de sanat yarışmalarını oldukça önemsiyorum, hem koleksiyoner olarak açılan tüm yarışmaları ziyaret edip genç sanatçı arkadaşlarımızla tanışmayı kıymetli buluyorum hem de sanatın ve sanat ortamının gelişiminde yarışmaların önemli rollerini görüyorum. Her yıl birçok genç ve yetenekli arkadaşımız sanat ekosistemine ekleniyor. Bu açıdan yarışmalar önemli. Bizler de sanat üretimine katkı için yurtdışı desteği sağlayarak yarışmamızı güçlendiriyoruz. Yıllardır bir okul ile devam eden yarışmamız ülkemizdeki diğer yarışmalardan da içerik ve bağlam açısından farklı bir noktada konumlanarak desteklerini sürdürüyor. Yeni sezonda tüm Türkiye’den yeni arkadaşlarla karşılaşmanın heyecanını yaşayacağız. 


Mardin Bienali’ne verdiğiniz destekle vakfı ve kendinizi bienal organizasyonu içerisinde nasıl konumlandırıyorsunuz? Bu organizasyona ne derecede dahil oluyorsunuz?


Sağladığımız destekle bienalin sürdürülebilirliğini öncelik haline getirdiğimiz bir çalışmanın içine girdik. Vakfı, bugüne değin desteklediğimiz tüm projelerde olduğu gibi, ihtiyaçlar özelinde bir yerde konumlayarak Mardin Bienali’ne destek sağladık. Kendim de bu açıdan izleyici konumundaydım. Kapsayıcı ve erişilebilir bir yapı olarak desteklerimiz bienalin bu yıl da gerçekleştirilebilmesi üzerineydi. İçeriğine dahil olmadan, salt devam edebilecek bir bütçe sağlayarak, dışarıdan ve bağımsız bir olgu ile desteklerimizi sunduk.


Uzun yıllardır üzerinde çalıştığınız kişisel bir çağdaş sanat koleksiyonunuz var. Bu koleksiyonu oluştururken neleri göz önünde bulunduruyorsunuz?


Uluslararası bir düzlemde uzun yıllardır farklı disiplinlerden eserleri koleksiyonuma ekliyorum. Koleksiyonuma eserleri eklerken beğeniyle birlikte kavramsal arayışlar, eserin arka planındaki anlatılar ve sanatçının üretim süreci benim için oldukça önemli oluyor. Farklı kuşaklardan sanatçıların eserlerini de barındıran ve gün geçtikçe büyüyen bu koleksiyon umuyorum sanat ve kültür alanına katkılar sunuyordur. Son yıllarda koleksiyonu Melike Bayık’ın koleksiyon yöneticiliğinde, danışmanlığında sürdürüyoruz. Bu bağlamda da daha fazla genç sanatçıya, alternatif projeye, inisiyatife, bienale ve fuara ulaşmaya başladık. Koleksiyonda yer alan her bir sanatçı ve eser oldukça önemli. Bu noktada kişisel tutku, beğeni ve kavramsal anlatılar koleksiyon için önemli ölçütler olarak beliriyor. 


Türkiye’nin sanat sahnesinde bir koleksiyonerin rolünün ve sorumluluklarının neler olduğunu düşünüyorsunuz?


Türkiye’nin sanat sahnesinde koleksiyonerlerin rolü, sadece eser toplamakla sınırlı kalmayıp sanatçıları desteklemek, sanat ekosisteminin gelişmesi ve yayılması için çalışmalar yapmak ve destekte bulunmak olarak düşünülebilir. Koleksiyonerlerin bu büyük sorumluluklarda destekleyici katkıları daima önemlidir diye düşünüyorum, keza kişisel olarak buna inanarak Hitay Vakfı’nı kurdum. 

コメント


bottom of page