top of page
Çiğdem Mater

Susmayacağız, bitecek…

Türkiye’de 2018 Kasım ayından bu yana bir araya gelen ve setlerimizde, sahnelerimizde, stüdyolarımızda kadına ve LGBTİ+ bireylere karşı her türlü şiddet sona erene kadar susmamaya kararlı #SusmaBitsin hareketini Çiğdem Mater anlattı

Yazı: Çiğdem Mater




Aslında her şey 2017 Ekim’inde Amerika’da Harvey Weinstein’in ifşasıyla, ardından gelen hukuki süreçle ve sürecin tetiklediği #MeToo hareketiyle başladı. Bütün dünya süreçten etkilendi, elbette biz de.


Türkiye’de 2018 Kasım ayından bu yana bir araya gelen #SusmaBitsin hareketinden söz ediyorum, ama #SusmaBitsin’i anlatmak için önce zamanı biraz geriye sarmalı, süreç memlekette nasıl başladı, ona bakmak lazım…


Amerika’da Harvey Weinstein’in ifşasından sonra sinema ve televizyon sektöründen kadınların susmamasıyla, her yerde kasabaların sırları ortaya dökülmeye başladı. Aslında herkesin bildiği ama nedense -nedenlerini de elbette biliyoruz, üç maymunu oynadıkları taciz, tecavüz ve mobbing’leri olaya maruz kalmış kadınlardan dinlemeye ve faillerin adlarının ortalığa serilmesini izlemeye başladık.


2018 Mart ayında Film Mor Kadın Filmleri Festivali’nde gerçekleştirilen, Türkiyeli bağımsız film yapımcısı kadınların katıldığı bir panelin ardından, paneldeki sekiz kadın yapımcı "hadi bir WhatsApp grubu kuralım," dedi, herkes tanıdığını, eşini dostunu ekleyince, Türkiye’de sinema sektörüne emek veren 37 kadın yapımcı bir araya gelmiş olduk.


Grubun kurulmasının üzerinden birkaç ay geçmeden, Fox Tv’de yayınlanan Yasak Elma dizisinin setinde, oyuncu Talat Bulut’un kostüm asistanı bir kadın arkadaşımızı taciz ettiğini öğrendik. Mor Yapımcılar, Türkiye sinemasındaki yönetmen ve yapımcıların imza attığı bir bildiriye öncülük etti ve Talat Bulut’u bundan sonra setlerimizde istemediğimize dair bir açıklama yaptı. Dizinin yapım şirketi şikayetçi olan kostüm asistanı arkadaşımızın suç duyurusu davaya dönüştüğü takdirde, Talat Bulut’la sözleşmesini gözden geçireceğini duyurdu ancak savcılık makamı dava açmadı, Talat Bulut da Yasak Elma dizisindeki rolüne devam etmiş oldu. Yapım şirketi bu sürede konuyla ilgili hiçbir açıklama yapmadı. Bulut’un Yasak Elma’daki rol arkadaşları duruma tepki göstermelerine rağmen, tahminimce sözleşmeleri gereği pozisyon alamadılar ve rollerine devam etmek zorunda kaldılar.



Elit İşcan için gerçekleşen eylemden



Aynı yıl Temmuz ayında, Blu Tv için çekilen Yaşamayanlar dizisinin setinde oyuncu Elit İşcan’ın dizinin oyuncularından Efecan Şenolsun’un cinsel saldırısına uğradığı kulaktan kulağa yayılmaya başladı. Elit İşcan saldırıyı önce sinema sektöründe küçük gruplarla paylaştı, ardından Ekim ayında savcılığa şikâyette bulundu. Aslında bu şikâyet, #SusmaBitsin’i harekete geçiren olay oldu. Elit İşcan’ın şikayetinin ardından, Mor Yapımcılar olarak İstanbul’da bir toplantı çağrısı yaptık, kapalı bir toplantıda, sinema ve televizyon sektöründe çalışan kadınlar olarak buluşmak istediğimizi söyledik ve 4 Kasım tarihini verdik. Kaç kişi olacağımıza, ne konuşacağımıza, ne yapacağımıza dair pek de bir fikrimiz yoktu aslında. Bir pazar günü toplantı mekanı Cezayir’in bahçesinde beklerken, kendi kendime "herhalde 25-30 kişi oluruz" diye düşündüğümü, oturma düzenini de buna göre ayarladığımızı anımsıyorum. O gün toplantıya 150’den fazla sektör çalışanı kadın geldi. Kostümcüsünden yönetmen yardımcısına, yapımcısından oyuncusuna, sektörün her alanında çalışan 150’den fazla kadın, dört saatten uzun süren bir toplantıda, aslında ilk kez bunca kalabalıklarda, sektörde çalışırken başlarına gelen tacizi, saldırıyı, mobbing’i açık açık anlattılar. Toplantının sonunda elimizde katılanların maillerinin olduğu kağıtlarla dururken, "ne yaşadık biz böyle" diye düşündüğümü hatırlıyorum.


Bir pazar günü toplantı mekanı Cezayir’in bahçesinde beklerken, kendi kendime "herhalde 25-30 kişi oluruz" diye düşündüğümü, oturma düzenini de buna göre ayarladığımızı anımsıyorum. O gün toplantıya 150’den fazla sektör çalışanı kadın geldi.

O gün hızlıca bir mail grubu oluşturduk, ardından yazışmaya, fikirler üretmeye – bir kısmı sonraki süreçte hayata geçecek, bir kısmı tatlı birer hayal olarak kalacak, arkadaşlarımızın davalarını takip etmeye, hep birlikte bu tacizleri, saldırıları nasıl bitiririz diye düşünmeye başladık. Bu yazıyı yazmak için masaya oturduğumda, #SusmaBitsin ismi nerden çıktı diye düşündüm, yazışmalarımıza döndüm ve bir toplantıda, hep birlikte karar verdiğimizi gördüm. İki yıl kadar sonra, bu isme baktığımda ne kadar doğru bir yerden ne kadar doğru bir söz söylediğimizi görüyorum, çünkü artık yaşadıklarımız da bize gösteriyor ki, susmazsak biter…


İlk toplantımızın ardından #SusmaBitsin birkaç ayda bir toplanmaya başladı, film setlerinde set başlamadan önce okunan ilkeler metni oluşturdu, tepki alacağımızı bile bile bu metinleri setlerde dile getirmeye başladık. Her toplantıda daha fazla kadının deneyimini dinledik, pozisyon alabileceğimiz durumlarda, kamusal ya da kapalı ifşalarda yerimizi belli ettik, sözümüzü söyledik, kapalı ya da açık mektuplar yazdık, şiddete maruz kalan kadınların yanında olduğumuzu söyledik, ne yazık ki memleketimiz de bu konuda bize her gün müdahil olmamız gereken konular sağlamaya devam etti.



25 Kasım 2020, Kadına şiddete hayır eyleminden



Kamusal alanda sözümüzü ilk kez Talat Bulut’a karşı söylemiştik, ardından Efecan Şenolsun, Volga Sorgu, Ozan Güven, Sermiyan Midyat, Türksoy Gölebeyi gibi isimler geldi. Ne acı ki isimler gelmeye de devam ediyor…


Kasım 2020’ye geldiğimizde yazar Hasan Ali Toptaş’ın birden fazla kadın tarafından sosyal medyada ifşa edilmesinin ardından, medya tarafından Türkiye’nin #MeToo hareketi diye adlandırılan süreç başladı. Her ne kadar #SusmaBitsin sadece bir sektörün çalışanlarını kapsasa da bu süreçle birlikte kadınların sosyal medyada #UykularınKaçsın ile birlikte en çok kullandıkları etiket oldu, biz de böylece sektörümüzün içinden ve dışından pek çok olayı sosyal medyadaki açık ifşalar ve mail adresimize gelen kapalı ifşalar yoluyla öğrenmiş olduk. Bu süreç, aslında meslek alanları içinde önceden örgütlenmiş nadir yapılardan birisi olmamız nedeniyle hem hazırlıklı olmamıza hem de bir yandan, gelen bilgilerin ve ifşaların çokluğu nedeniyle, ne kadar hazırlıklı olursak olalım, zorlanmamıza neden oldu.


#SusmaBitsin aslında bir dayanışma platformu, bu yaşadıklarımızla birlikte, bu dayanışmayı nasıl büyütebiliriz, birlikte yürümeye nasıl devam edebiliriz ve nasıl güvenli çalışma ortamları yaratabiliriz üzerine kafa yoruyoruz. Haliyle süreçte, daha önce üzerine hiç düşünmediğimiz konular çıkıyor karşımıza. Mesela ben tiyatro eğitiminin ne kadar korumasız bir alan olduğunu, film setlerinde istismara en açık yerlerin, genelde yalnız kalındığı için karavanlar olduğunu, provaların risk içerebileceğini hep #SusmaBitsin’de dinlediğimiz olaylardan sonra düşünmeye başladım. #SusmaBitsin de tam da bu sebeplerle kendi içinde oluşturduğu çalışma gruplarıyla her alanda dayanışmayı büyütmenin yollarını arıyor. Her şeyi kendi kendimize çözemeyeceğimizi bildiğimiz için hem Sinema TV Sendikası’yla, hem Oyuncular Sendikası’yla hem de sektördeki meslek birlikleriyle dirsek temasındayız. Son birkaç aydır, sosyal medyadaki akımın ardından, profesyonellere de akıl danışmamız gerektiğini düşündüğümüz için psikiyatristlerde, hukukçulardan akıl alıyor, onlarla #SusmaBitsin bünyesinde toplantılar gerçekleştiriyor, hep birlikte zihinlerimizi açmaya çalışıyoruz. Yolumuzun çok uzun ve zorlu olduğunu biliyoruz ama bu birliktelik ve yan yana olma halinin verdiği güç gerçekten paha biçilemez.


Boğaziçi Üniversitesi Kadın Araştırmaları Kulübü


#SusmaBitsin aslında bir dayanışma platformu, bu yaşadıklarımızla birlikte, bu dayanışmayı nasıl büyütebiliriz, birlikte yürümeye nasıl devam edebiliriz ve nasıl güvenli çalışma ortamları yaratabiliriz üzerine kafa yoruyoruz. Haliyle süreçte, daha önce üzerine hiç düşünmediğimiz konular çıkıyor karşımıza. Mesela ben tiyatro eğitiminin ne kadar korumasız bir alan olduğunu, film setlerinde istismara en açık yerlerin, genelde yalnız kalındığı için karavanlar olduğunu, provaların risk içerebileceğini hep #SusmaBitsin’de dinlediğimiz olaylardan sonra düşünmeye başladım.

Türkiye'de sinema, televizyon ve tiyatro sektörüne emek veren kadınlar olarak hem çalışma alanlarımızda, hem özel hayatlarımızda her türlü şiddeti ve mobbing'i sona erdirene kadar #SusmaBitsin demeye ve kız kardeşlerimizin yanında durmaya devam edeceğiz.


Setlerimizde, sahnelerimizde, stüdyolarımızda kadına ve LGBTİ+ bireylere karşı her türlü şiddet sona erene kadar susmayacağız. Biliyoruz ki susmazsak, biter.

Comments


bottom of page