Milli Reasürans Sanat Galerisi 27 Eylül-4 Ekim tarihleri arasında, Serhat Kiraz’ı günümüze kadarki sanat üretimlerinin temsiline odaklı Analemma isimli projesiyle ağırladı
Serhat Kiraz
Bugün pek çok açıdan 2000’lerin başından beri daha yoğun bir şekilde tartıştığımız “çağdaş sanat” kavramı için daha gerilere uzanan bir bakışa ihtiyacımız olduğu muhakkak. Bu bakış yöntem açısından kronolojik olabileceği gibi, tekil isimlerin sanatsal serüvenlerine odaklanarak da önümüze bir manzaranın olanaklarını açımlayabilir. İşte Serhat Kiraz da 1970’lerin ikinci yarısından günümüze sanatsal pratiğiyle yakın dönem sanat ortamı için önemli ve tam anlamıyla disiplinler arası çalışan isimlerden biri. Analemma bu uzun pratiğin ipuçlarını barındıran bir saygı duruşu niteliğinde.
Kavram olarak “analemma” astronomide, bir gök cisminin bir başka gök cisminden (genellikle Güneş’in Dünya'dan) gözlenen yıllık hareket eğrisinin, cisimlerin günün belli bir anındaki ortalama konumlarını gösteren eğriyle birleşiminden oluşan geometrik yapılar için kullanılıyor. Sergi de adeta bu metaforun gücüyle Kiraz’ın son çalışmalarıyla birlikte bugüne nasıl ve nerelerden geldiğinin izlerini süren bir “monografi.”
Serhat Kiraz, Analemma sergisinden, Milli Reasürans Sanat Galerisinin izniyle
Üslup
Kiraz’ın öncü yaklaşımlarından bahsetmeye sanatın yapısı, doğası üzerine düşünen ve sanatın işlevini sorgulama amacıyla kurduğu “Sanat Tanımı Topluluğu”nu anarak başlamak gerekir. 1978-81 arası Türkiye'de ilk “Kavramsal Sanat” etkinliklerini gerçekleştiren grup, sanat eserinin, izleyici ve sergi mekanıyla ilişkisi, aynı zamanda kurgusuna dair yeni fikirler ortaya attı. Eserin yalnız bir algı nesnesi değil fakat aynı zamanda hayatın içine konumlanan bir felsefe nesnesi olduğunu hatırlatan bu bakış, karmaşık ve çoğul kültürlerin insan zihni ve imgelemi gibi tek bir kaynaktan doğduğunun altını çizen yaklaşımları “bütünsel” bir potada eritebilmiştir. Sanatçının eserleri 1977 yılından başlayarak aralarında Lizbon Modern Sanatlar Müzesi, Kunst Museum Bonn gibi kurumların olduğu sayısız karma ve solo serginin yanı sıra Paris, Venedik ve İstanbul bienallerinde izlendi.
Kiraz’ın işleri temelde çözümleyen, ögelere ayrıştıran ve yapısalcı yaklaşımlarla üretilirken, izleyiciden çok boyutlu bir algıyla katılım talep eder. İşler, gerçekleri kurguyla, aklı düş̧ gücüyle, tesadüfü amaçla tartan bir üslup aralığından sızar. Malzeme ve biçim çeşitliliği, imge ve mesaj çokluğuyla orantılıdır. Bu yönüyle tüm enstalasyonları veya tek tek eserlerinde, temelinde “bilgi” ve “duygu” olan gönderme ufku alabildiğine açıktır. Bu bilgilerin kaynağı, sebep ve sonuçları, ortaya çıkış biçimleri, türleri, gelişimleri hep aklın ve duyumsamanın gerilimini hatırlatır. Dolayısıyla sadece seyirlik bir nesne olmanın ötesinde varlığa dair potansiyel içeren her şeyde olduğu gibi sanat eseri de kendi bilgi potansiyelini bünyesinde barındırır. Bu yönüyle geometri, matematik, fizik gibi bilimsel alanların, tarih, sosyoloji, psikoloji gibi sosyal bilimlerin ortaya koyduğu her şey ve daha fazlası evrensel bir anlayış içinde Kiraz’ın sanatsal pratiğine malzeme olur. Doğa, bilim ve felsefe sanatla kaçınılmaz bir biçimde art arda birbirini doğuran sorulara dönüşürken, bu pratikle gerçekliklere dair karşılaşmalar yaşarız.
Serhat Kiraz, Analemma sergisinden, Milli Reasürans Sanat Galerisinin izniyle
Kurgu
Analemma bu türden bir deneyimle izleyiciyi yönlendiriyor. Tüm mekana yayılan ve birbirinin devamı, tamamlayıcısı olan parça ve üç boyutlu konstrüksiyonlardan oluşmuş büyük bir enstalasyonla karşı karşıyayız. Kişiyi sormaya, ipuçlarını takibe, çözümün peşine düşmeye teşvik eden bir atmosfer hakim. Fotoğraf ve video, tuval ve çizimler, pusula ve şakuller, derlenmiş pek çok belge, ip, kalas ve merdiven gibi inşaat malzemeleri henüz oluşum halinde bir şeye işaret ediyor. Bu ussal yerleştirme, sanatçının kurguladığı bu “şantiye” aslında evrenin ve insanın evrimine dair hiç bitmeyen arayışlarının kesitleri gibi. Algımızı gıdıklayan kilit nokta ise sanatçının malzemeyi simgesel yönleriyle kullanıyor oluşu. Hiç bitmeyen sürekli bir oluş halinin en küçük kırıntıdan en yüksek biçimlere dek, derinlere inilerek keşfedilebileceğini duyumsuyoruz. İşte bu oluş hali analemmanın cisimleri astronomik konumlamasına benzer şekilde, bizleri, bilincimizle özerk bir varlık olarak ayrılmaz bir parçası olduğumuz evrenin içine tekrar tekrar konumluyor. Fakat süreklilik içinde bu konumlama insanın kendi uygarlığı ve yolculuğu boyunca dinamik bir şekilde değişip gelişirken sürekli yeni koordinatlarda karşılığını buluyor. Sorgulama ve gerçeği arayışımız da hiç bitmiyor böylece.
Fizik içinde enerjiden maddeye, inorganik kimya eşiğinden organik canlılıkla biyolojiye sonrasında düşünce ve duygularla da bilince evrilen bir zincirden bahsediyoruz. Sanat ise kendine özgü doğasıyla bu evrimin dolayısıyla bilincin kristalize bir parçası. Serhat Kiraz sergide bu arayışımızı kurgularken Milli Reasürans Sanat Galerisi’nin mekânsal yapısını da işin içine katıyor. Galeri girişinde analemmanın sözcük anlamı karşılıyor bizleri. Yukarıdan aşağıya doğru inerken, yüzeyden daha derine dini, mitolojik ve mistik öğretilerin hepsinde olduğu gibi içsel bir yolculuğun sembolizmine kapılıyoruz. Mekan tüm kurguyu içinde barındırırken sanatçının bazı şeyleri söyleme biçimlerini şekillendirebiliyor.
Serhat Kiraz, Analemma sergisinden, Milli Reasürans Sanat Galerisinin izniyle
İçerik
Girişte yer alan ve fotoğraf magazinleriyle birlikte sunulan video, yukarda bahsettiğimiz tüm bu sanatsal kozmosa giriş manifestosu niteliğinde ve ortalama bir izleyiciyi yer yer zorlayabilecek izleğin rehberi oluyor. Katalog yazısını kaleme alan Süreyya Evren mekanı üçe ayırarak burayı “Geçmiş Salonu” olarak tanımlamış. Sanatçının kendi anlatımıyla sanatsal pratiğinin doğasını, kariyerinden eserlerle açımladığı uzun video, aslında “sanat” dediğimiz o özerk alanın hayatı ve gerçekliği temsil edebilme gücünü gösteriyor. Temelde matematik bazlı form-lar-dan hareketle kendi eserlerinde yer alan geometrik biçimlerin ve onların sembolik anlamlarının katmanlı yapısına yönelik disiplinler arası okumalar yapan Kiraz, sembollerin gerçek ile hakikat arasında kuruduğu düşünme alanına vurgu yapar. Örneğin kültür emperyalizmine karşı 1980’de antik Efes Kentinin sökülüp Paris’e taşınarak orada tekrar kurulması projesi kapsamında ürettiği eserinde, daire formundan hareketle zamanlar ve mekanlar arası okuma yaparak hem kültürel bir eleştiri getirir hem de konuyu başka bağlamlara taşıyarak tabiri caizse yeni sözler söyleyebilmenin olanaklarını aralar. Videonun devamında aynı şekilde sanatçının kendi gerçekliği içindeki farklı üretim duraklarına uğruyoruz.
Giriş kısmında (“Analemma Salonu”) gördüğümüz Henry Dreyfuss’un Antropometri çizimleri, bir matematik yöntemi olan persentil ile ölçümleri yapılmış iki figürlü yerleştirmeyle açılıyor. Kadın ve erkek bedeninin tek başına ve birlikte sayısal verilerle okunduğu bir iş olarak, gerçekliğimizin farklı bir versiyonunu sunuyor. Arka kısımda ise yazılı belgelerin sunulduğu camekânlı masa, analemmanın tarihsel örnekleriyle dolu. Mimariden, astrolojiye, plan çizimlerinden, kozmos fotoğraflarına, sanatçının eski sergi görüntülerinden, pusula, mercek ve taşlara kadar detaylı, seyirlik bir bulmaca gibi sunulan yerleştirme, çıkış noktası olan kavramın bir gerçeklik olarak nerelerde olabileceğinin küçük bir derlemesi. Bunların belki de en önemlisi arka duvara sade bir şekilde çizilmiş olan, ünlü Mimarlık Üzerine On Kitap’ın yazarı Antik Roma’lı Vitruvius’un analemmasıdır.
Mekânın ana salonu (Evren’in deyişiyle “İnşaat Salonu”) ise zeminden tavana tasarlanmış, birbiriyle temas halinde parça-bütün çağrışımlı bir kurguyla ele alınmış. Şakul, ip, seyyar ışık, kova, gönye ve merdivenler ayrıca ölçüyü gösteren sayılar form ve yapı oluşturmanın temel ögeleri olarak tüm mekânı birleştiriyorlar. Kurulan, inşa edilen bir önermeye ve işaret ettiği gerçeklilere bakıyorsunuz. Özellikle gök haritalarından parçalar barındıran tuvaller çok etkileyici.
Serhat Kiraz Analemma sergisiyle bir kez daha bizleri sanatın ne olduğu ve sınırları üzerine düşündürürken, yeni bir algı ve dil inşa etmenin derinliğiyle büyüledi.
Comments