top of page
Yazarın fotoğrafıUnlimited

Yeni dünyaya dair bir umut

Ali Alışır, Murat Germen, Ali Kazma ve Deniz Gül'ün yapıtlarını bir araya getiren Kuzeye Doğru 10 Ocak-22 Mart 2025 tarihleri arasında Bozlu Art Project Mongeri Binası’nda gerçekleşiyor. Serginin küratörü İbrahim Cansızoğlu ile konuştuk


Ali Alışır, İsimsiz, 2025, Arşivsel pigment baskı, 160x92 cm


İklim değişikliğiyle ilgili bilimsel farkındalığın gelişmesinde büyük rol oynayan kuzey coğrafyalarına yönelik merak ve gözlem faaliyetleri Kuzeye Doğru sergisinin çıkış noktasını teşkil ediyor. Sanatçıların kuzey ülkelerine yaptıkları seyahatlerin ardından ürettikleri eserlerin bulunduğu sergide Ali Alışır, Murat Germen ve Ali Kazma’nın yakın dönem çalışmalarının yanı sıra Deniz Gül’ün buzu bir tefekkür nesnesi olarak ele almaya davet eden yerleştirmesi yer alıyor.


Ali Alışır’ın evreni hem mikro hem de makro düzeyde anlama ve anlatma isteğini yansıtan Kozmos serisiyle ilgili araştırmalar için gittiği İzlanda’da çektiği manzara görüntüleri, sanatçının Melez Ruhlar serisindeki dinamik figür kompozisyonlarıyla birleşiyor. Murat Germen, Grönland’ın Ilulissat şehrinde çektiği fotoğraflarda bölgenin çarpıcı coğrafyasından kesitler sunuyor. Grönland dilinde Sermeq Kujalleq olarak adlandırılan, Jakobshavn Buzulu olarak da bilinen buz kütlesini gösteren triptik fotoğraf, bu jeolojik yapının sürekli dönüşüm halindeki etkileyici yüzeyini gözler önüne seriyor. Ali Kazma, Safe isimli videosunda kamerasını Norveç’te bulunan Svalbard Küresel Tohum Deposu’na çeviriyor. Yeryüzünde yetişen bir milyonu aşkın bitki türüne ait tohumların muhafaza edildiği bu deponun eşsiz konumu, dünyadaki diğer gen bankalarındaki tohumların kötü yönetim, kaza, ekipman arızaları, finansman kesintileri, savaş, sabotaj, hastalık ve doğal afetler nedeniyle kaybolmasına karşı güvenlik sağlıyor. Deniz Gül’ün İrtifa isimli yerleştirmesi, buzu olduğu haliyle koruma arzusuyla şekilleniyor. Bu amaç için tasarlanmış soğutma sisteminin kaideye benzeyen formu, buzu bir teşhir nesnesine dönüştürüyor. Buzun etrafındaki cam fanus ise onu kıymetli bir sanat eserini korur gibi çevreliyor.


10 Ocak-22 Mart 2025 tarihleri arasında Bozlu Art Project Mongeri Binası’nda görülebilecek Kuzeye Doğru üzerine serginin küratörü İbrahim Cansızoğlu ile konuştuk


 İbrahim Cansızoğlu

Bozlu Art Project’te düzenlediğiniz ikinci serginiz Kuzeye Doğru. Bir önceki koleksiyon sergisinin ardından şimdi daha farklı bir yol izliyorsunuz. Bu sergiyi oluşturan temel nedenler neydi?

Bozlu Art Project üç yapının bir arada bulunduğu ve birbirleriyle karşılıklı etkileşim halinde oldukları bir oluşum. Öncelikle Şükrü Bozluolcay’ın 1970’li yılların sonlarından itibaren oluşturduğu büyük bir koleksiyona ev sahipliği yapıyor. Bunun yanında bir galeri olarak çalışıyor, temsil ettiği sanatçılar var ve uzunca bir süredir fuarlara katılıyor. Son olarak oldukça geniş bir yelpazeyi kapsayan çeşitlilikteki sanat kitaplarını okuyucularla buluşturan bir yayınevini bünyesinde barındırıyor. Ev sahipliği yaptığı Bozluolcay Koleksiyonu’na dair incelemeler, akademik anlamda sanat tarihi disiplinine katkı sunan araştırmalar, sanatçı monografileri, sergi broşürleri, kurumda düzenlenen panel ve etkinliklere paralel olarak hazırlanan kitaplar yayınevinden çıkan yirmiyi aşkın neşriyat arasında yer alıyor. Bu yayınlardan biri de Özlem İnay Erten tarafından kaleme alınan ve Bozlu Art Project’in kuruluşundan itibaren sürdürdüğü faaliyetleri anlatan Düşten Güzel, Hayalden Öte Bozlu Art Project’in 10 Yılı başlıklı kitap.

2022 yılında düzenlenen Hayal Fanusu başlıklı sergi koleksiyonda mevcut olan eserleri oldukça kapsamlı ve kronolojik bir sanat tarihi anlatısı içinde konumlandırmıştı. Bir özel koleksiyonu sanat profesyonelleri ve izleyicilerle ilk kez buluşturmak adına bu yaklaşımın doğru olduğu kanısındayım. Geçtiğimiz yıl 27 Eylül-21 Aralık 2024 tarihleri arasında düzenlediğimiz İçinde Bir Bağ sergisi ise Bozluolcay Koleksiyonu’na türler ve kuşaklar arası bir gözle bakmayı amaçlıyordu. 

Türkiye’nin sanat tarihi, genel anlamda ülkenin tarihiyle paralel olarak pek çok kopuşu, hâlâ yeterince kavranamamış dönüşümleri ve zıtlıkları da içinde barındırıyor. Bu çerçevede geç dönem Osmanlı resminden çağdaş sanata uzanan bir koleksiyona yönelik bakışın hem farklı okuma biçimlerini ortaya koymaya dair zengin potansiyeller barındırdığını hem de bu yeni yaklaşımların gerekli olduğunu düşünüyorum. Küratörlüğünü üstlendiğim İçinde Bir Bağ, türlerarasılık temasını çok katmanlı bir biçimde ele alıyordu. Sergi, hem çizim ve heykel, resim ve yazın gibi farklı sanat türleri arasındaki benzeşim ve aktarımları hem de insanların ve hayvanların figüratif ifadeleri arasındaki geçişlilikleri araştırıyordu. Serginin örüntüsü, sözünü ettiğim çok katmanlı tematik yaklaşımın yanı sıra sergiye dahil ettiğim sanatçılar arasında eğitimcilik, öğrencilik, dostluk, iş birliği, takdir veya atıfla şekillenen bağlarla kuruldu.

2024 Türkiye’de özel koleksiyonların kamusal görünürlüklerinin hiç olmadığı kadar arttığı, pek çok zihin açıcı ve heyecan verici koleksiyon sergisinin izleyicilerle buluştuğu özel bir yıldı. Tercihen daha minör bir okuma bağlamında kurgulansa da İçinde Bir Bağ sergisini bu çerçevede değerlendirmenin mümkün olduğunu düşünüyorum.

10 Ocak-22 Mart 2025 tarihleri arasında Mongeri Binası’nda ziyarete açık olan Kuzeye Doğru ise bir galeri sergisi. Uzun zamandır temsil ettiğimiz sanatçılar arasında bulunan Ali Alışır sergi için yeni bir iş üretti. Geçtiğimiz yıl St. Petersburg’daki Erarta Müzesi’nde gerçekleştirdiği solo sergi hakkında söyleyebileceğimiz gibi bu yeni iş de sanatçının geçmiş ve güncel serileri arasındaki ortak dil arayışının bir yansıması. Galeri olarak pek çok iş birliğine imza attığımız Murat Germen’in Grönland’da çektiği daha önce sergilenmemiş bir fotoğrafı da hacimli bir yerleştirmeyle sergideki yerini aldı. Bozlu Art Project’te daha önce işleri gösterilmemiş olan Ali Kazma ve Deniz Gül’le çalışmak hem çok keyifli hem de heyecan vericiydi. Sergi, kuzey coğrafyalarına yönelik merak ve gözlem faaliyetleri teması etrafında kuruldu ve başka izleklere doğru açıldı.


Ali Kazma, Safe (Rezistans serisi), 2015, Sesli tek kanallı HD video


Küratörlüğünü üstlendiğiniz Kuzeye Doğru adlı sergide Ali Alışır, Murat Germen, Ali Kazma ve Deniz Gül’ün kuzey ülkelerine yaptıkları seyahatlerin ardından ürettikleri yapıtları bir araya getiriyorsunuz. Sergideki sanatçıların iklim krizine yaklaşımları ve pratiklerinin birbirleriyle kurdukları diyalog hakkında neler söyleyebilirsiniz?

Sergideki eserlerin büyük çoğunluğu sanatçıların kuzey ülkelerine yaptıkları seyahatlerin ardından üretilmiş çalışmalardan oluşuyor. Ancak Deniz Gül’ün İrtifa isimli yerleştirmesi, yolculuk izleğinin ötesinde buzu korunaklı bir teşhir nesnesi olarak konumlandırıyor ve hem kavramsal sanat hem de süreç sanatı bağlamında değerlendirebileceğimiz bir eser olarak sergiye yeni bir boyut ekliyor. Sergide kuzey coğrafyalarına ait manzaraların ayrılmaz bir parçası olarak izlediğimiz buz, Gül’ün yerleştirmesinde heykelsi bir forma bürünüyor ve buzu bir kaide gibi taşıyan soğutucu ünite, içinde sergilendiği odadaki hava akımını da etkileyen bir atmosfer yaratıyor. Sürekli eriyen bir buzla karşı karşıya gelmenin izleyenleri iklim değişikliğinin sonuçları üzerinde düşündürmesi kaçınılmaz.

Ali Kazma’nın pratiğine hâkim olan, görüntülenen şeye ve görüntünün kendisine yönelik ihtimam Gül’ün İrtifa’da ortaya koyduğu jestle örtüşüyor. Kazma’nın sergideki Safe isimli videosu özelinde ise sözünü ettiğim özen ve koruma altına alma güdüsünün tüm simgesel anlamlarıyla beraber somutlaştığını söylemek mümkün. Kazma Safe’te kamerasını Norveç’teki Svalbard Adaları’nda bulunan ve yeryüzünde yetişen bir milyonu aşkın bitki türüne ait tohumların muhafaza edildiği Küresel Tohum Deposu’na çeviriyor. Video, insanların sebep olabileceği distopik bir yıkıma karşı yine insanlar tarafından yeryüzündeki yaşamın yeniden tesisi için geliştirilen bir çözümü izleyicilerin hafızalarına kazıyor.

Murat Germen güncel sosyopolitik sorunları doğrudan sanat pratiğinin odağına yerleştiren bir sanatçı ve Kuzeye Doğru’da sergilediği fotoğrafların büyük kısmı Germen’in Küresel İkaz isimli serisine ait olan, Grönland’da çekilmiş fotoğraflar. Sergiyi kurgularken Grönland’ın iklim krizi haricinde makro düzeyde bir çekişmenin tam ortasında yer alacağını tahmin etmemiştim. Donald Trump’ın bu hafta içinde yaptığı çıkışın sonuçlarını kestirmek güç ancak iklim değişikliğine yönelik bilimsel anlayışın gelişmesine önemli katkılar sunan, dünyanın en büyük adasının uzunca bir süre daha gündemde kalacağını görmek mümkün. 

Ali Alışır ise sergi için ürettiği işinde, fotoğrafın sunduğu olanaklarla evreni bütüncül olarak kavrama arzusunu yansıtan Kozmos serisi için sürdürdüğü araştırmalara geri dönüyor. Sanatçının İzlanda’da çektiği dağ manzarasındaki coğrafi dinamizm, Melez Ruhlar serisindeki figüratif yorumla birleşiyor. Durağanlık ve hızı birleştiren bu kompozisyon, iklim değişikliğinin sonucunda nasıl bir çehreye bürüneceğini bilmediğimiz dünya üzerindeki kargaşaya teslim olmuş varoluşumuzu gözler önüne seriyor.


Murat Germen, Küresel İkaz


⁠İklim krizini konu alan sanatsal çalışmaları ne ölçüde harekete geçirici buluyorsunuz? Bu bağlamda Kuzeye Doğru’nun ne tür farkındalıklar yaratmasını ve hangi tartışmalara zemin oluşturmasını umuyorsunuz?

Dijital teknolojilerin gelişimi ve özellikle sosyal medyanın gündelik yaşantımıza hâkim hale gelişiyle beraber bilgi akışına dair bir doygunluk, hatta bıkkınlık noktasına vardığımız bir gerçek. Bu durum maalesef iklim krizine dair bilgi akışı için de geçerli. Sanatın tek başına iklim değişikliğine çare olamayacağını biliyoruz ancak bilim ve sanat arasındaki mesafeyi azaltmak, karşılıklı etkileşimlere izin vermek iklim krizini aşmak için dikkatimizi doğru noktalara çevirmek adına hâlâ teşvik edici bir potansiyel barındırıyor. İklim değişikliğini önemsizleştiren söylemlerin ve krizle mücadeleyi yavaşlatan eylemlerin git gide yaygınlık kazanmaya başladığı günümüzde sinik yaklaşımların vakit kaybettirdiğini düşünüyorum. 

Kuzeye Doğru yalnızca yaklaşmakta olan bir felaketin habercisi değil felaketin ardından yeşerecek yeni dünyaya dair bir umut da barındırıyor ve kaybetmekte olduğumuz şeylerin güzelliklerini gözler önüne sermekten imtina etmiyor. Yaşadığımız ülkeden binlerce kilometre uzaklıktaki bir coğrafyaya daha bakmak, dünyadaki yaşamın devamlılığı için üstlendikleri rol ancak geçtiğimiz yüzyılda net biçimde anlaşılabilen buzulları ve buzu oldukları haliyle korumak istiyor.  

Comments


Commenting has been turned off.
bottom of page