Borusan Contemporary koleksiyon sergilerinin küratörlüğünü yürüten bağımsız küratör ve sanat tarihçisi Dr. Necmi Sönmez, Nazlı Yayla ile güncel sanat-edebiyat ilişkisi, Cemal Süreya ve Borusan Contemporary'nin 17 Şubat 2019'a dek ziyaret edilebilecek olan yeni sergisi Üvercinka hakkında konuştu
Necmi Sönmez, Fotoğraf: Hadiye Cangökçe
2015 yılından itibaren Borusan Contemporary’de edebiyatla diyalogların önünü açan koleksiyon sergilerinin küratörlüğünü yapıyorsunuz. Bu seferki sergi için ise İkinci Yeni’nin sembolik eserlerinden biri olan Üvercinka’dan yola çıkıyorsunuz. “Yeniden düşünmek, yeni sorular üretmek” üzere düzenlenen bu sergi için neden Cemal Süreya’yı seçtiniz?
Bu sergileri bir dizi mantığına göre hazırladım. Cemal Süreya bu doğrultuda gündemime geldi. Bir de Süreya’nın şiirlerinin yanı sıra günlüklerini, yazılarını, konuşmalarını okudukça onun ne kadar farklı, ayrıcalıklı olduğunu kavradım. Bilmem farkında mısınız, bazı şairleri kavramak belli bir yaşı, deneyim sahibi olmayı, kendinizle dünya arasında beliren mesafeyi gerektiriyor. Cemal Süreya’nın birçok kere toplu şiirlerini okumama rağmen içine giremediğim poetikası vardı. Güncel hayatın anlamsızlıklarını, erotizmin baş döndürücülüğünü, hedefe varamadan yere çakılma duygusunu, hatta çakıldıktan sonra daha da derine düşmeyi müthiş bir dil zenginliğiyle yorumluyordu. Benim bunları kavrayıp keyfini çıkarmam zaman aldı. Çok zaman aldı. Tuhaf ama elli yaşıma bastıktan sonra onun yaratı dünyasının ayrıcalıklarını keşfetmeye başladım.
Türkiye’de de, Dünya'da da çok sancılı süreçlere eşlik ediyoruz. Hem politik, hem ekonomik hem de sosyal açılardan oldukça anaforlu bir döneme tanıklık ederken içimizde bir geri çekilme duygusu beliriyor. Yorgunluk, bıkkınlık diyeceğim tekrarlar karşısında ya pes etmek ya da “yeniden düşünmek” birbiriyle mücadele eden olgulardır. Ben sanatın her süreçte yeni sorular üretmek adına içinde farklı dinamikler barındırdığına inanıyorum. Belki söylediklerim çok kişisel olacak ama hiçbir şey yapmadan, sadece pasif olarak etrafımda olup bitenlere bakmamam gerektiği, Cemal Süreya’yı okurken hep karşıma çıktı. Adeta her cümlesiyle okuyanı eyleme sürükleyen bir kişiliği var bu şairin.
Doug Aitken, Don't Think Twice, 2006
Üvercinka bu sergiye nasıl bir katkı ya da etki sağlayacaktır? Sizin sorunuzu size soracak olursam 1958’de yayımlanan Üvercinka, 2018’de, 60 yıl sonra, bizi neden bu denli etkiliyor?
Üvercinka’yı disiplinler arası bir gözlük, büyüteç ya da farklı bakış açıları geliştirmek adına bir çıkış noktası olarak ele almakta fayda var. Hemen belirtmem gerekiyor ki, Cemal Süreya’nın şiir perspektifi ile Borusan Çağdaş Sanat Koleksiyonuna bakmayı hedefliyoruz. Bu bakış açısının izleyicilere yeni yorumlama olanağı vereceğini düşünüyorum. Belki biraz soyut kalıyor bu kavramlar. Ama çağdaş sanatı yorumlamak adına ülkemizde “anlaşılamaz olmayı” hede eyen tuhaf bir yaklaşım var. Sanat üzerine yazılan yazılarda kullanılan hem soyut, hem de ne dediği anlaşılamayan ifadelerle, çeviri kavramlarla dolu. Sanatçılarımızın kendilerini ifade etmede, çalışmalarını anlatmakta sorunları var. Onların çoğu kez aynı şeyleri papağan gibi tekrarladıklarını görüyoruz. İzleyicilerde farklılık, merak ve kişisel takip süreci uyandıracak dürtülerin belirmesi için yeni bir yaklaşım açısına ihtiyaç duyduğumuzu düşünüyorum. Üvercinka bu açıdan adeta can simidi gibi bir kitap. 60 yıl önce yayımlamış, şiirleri okuduğunuzda sanki dün yazılmış gibi heyecan, tutku dolular. Üvercinka aşkı çok farklı metaforlarla dile getiriyor. Resmen baş döndürücü. Şu dizenin güzelliğine bakar mısınız?
“Yoksuluz gecelerimiz çok kısa Dört nala sevişmek lazım.”
Bu şiirlerin perspektifinden Borusan Çağdaş Sanat Koleksiyonu’na bakmak esinlendirici bir özelliğe sahip.
Laurent Bolognini, Borusan Contemporary 4. kat, Sergi görüntüsü
Daha önce Leylâ Erbil, Tezer Özlü, Oktay Rifat, İlhan Berk gibi edebiyatçıların eserlerinden yola çıkarak sergiler düzenlediniz. Görsel/plastik sanatlar ve edebiyat diyalogu verimli bir konu. Bu disiplinler arası diyalogu kurmakla neyi amaçlıyorsunuz? Bu konuyla ilgili okunması, görülmesi gereken neler var sizce?
Benim hedefim çağdaş sanat söz konusu olduğunda ortaya çıkan belirsizliği, muğlaklığı aşmak için yeni bakış açılarını ortaya getirebilmek. 20. yüzyıl sanatının her zaman anlaşılması zor (hermetik) olgular üzerinde gelişen bir yapısı oldu. Ama tanıklığını üstlendiğimiz 21. yüzyıl sanatının söylemek istediğini son derece açık, net, anlaşılır biçimde izleyiciye aktaran bir dili var. Borusan Çağdaş Sanat Koleksiyonu bu açıdan uluslararası alanda öncü konumdaki sanatçıların çok farklı deneylerini kapsayan bir özelliğe sahip. Bu deneylerin izleyicilere aktarılması için çeviriye dayanmayan, bize, bizim algı dünyamıza hitap eden kanallardan aktarılması gerektiğini düşünüyorum. Modern Türk edebiyatını çıkış noktası olarak almamızın en önemli nedenlerinden biri de bu. Örneğin Erbil’in, Özlü’nün kitaplarında dile gelen kadının özgürleşmesi, Borusan Çağdaş Sanat Koleksiyonu’nda yer alan birçok esere gönderme yapıyor. Aynı şekilde Metin Eloğlu’nun, İlhan Berk’in imgeleri, çok soyut karakterli çalışmaları açıklarken bir referans kaynağı olabiliyor.
Sergilerimizde okumak ile görmek arasında bir köprü oluşturulmayı hedefliyoruz. Büyüteç altına aldığımız edebiyatçıların kitaplarının okunmasını öneriyoruz.
Joanie Lemercier, Borusan Contemporary 6. kat, Sergi görüntüsü
Borusan Contemporary'nin, edebiyat çerçevesinde oluşturulan bu sergileri izleyiciye nasıl bir yorumlama noktası sunuyor?
İzleyicilere sunduğumuz yorumlar imgeler üzerine kurulu. Yazılı imge ile görsel imgeyi yan yana getirmeyi hedefliyoruz. Bir yanda sözcükler, öte yanda Borusan Contemporary’de ağırlıklı olan dijital, hareketli imgeler. Duvar yazıları, videolar aracılığıyla izleyicilere sunduğumuz yazılı imgeler serginin birçok alanında heykeller, yerleştirmelerle birlikte sergileniyorlar. Böylece izleyicilere hem yazılı hem de görsel imgeleri bir araya getirip kendilerinin belirleyebileceği yorumlama alanları oluşturuyoruz. Borusan Contemporary’de izleyicilere ücretsiz olarak sunduğumuz rehberli sergi turlarında izleyicilere direkt olarak farklı bakış açılarını önermemiz mümkün oluyor.
Ayrıca her sergi için hazırlamış olduğumuz broşürlerde yoğunlaştığımız kavramsal çerçeveyi detaylarıyla izleyicilerle paylaşıyoruz. Kişisel olarak bazen aradan epeyce zaman geçtikten sonra da kimi ziyaretçilerden aldığım geri dönüşler bu broşürlerin yol gösterici olduğunu ortaya çıkarıyor.
Ram Choe, U, 3
Ram Choe, U, 2
Koleksiyon sergileri yapmanın -özellikle Borusan Contemporary’nin yeni medya ağırlıklı yapısını göz önünde bulundurarak- ne gibi zorlukları ve heyecan verici yönleri var? Her sergide yeni bir bakış, yeni bir okuma sunma hedefi, bir küratörü ne şekilde çalışmaya yönlendiriyor? Koleksiyon sergileri deneye, risk almaya müsaade ediyor mu?
Borusan Çağdaş Sanat Koleksiyonu öncelikle sanatçılara verilen proje desteğiyle geliştirilen eserler üzerinden ilerliyor. Projelerin sonuçları kişisel sergilerde gösterildikten sonra koleksiyona katılıyorlar. Bunun yanı sıra koleksiyon çizgisine uygun olarak yapılan alımlar da oluyor. Öncelikle bu çalışmaların nasıl en doğru şekilde gösterileceğine karar vermek gerekiyor. Birçok çalışma hem özel yazılım programları, hem de farklı mimari uygulamalara ihtiyaç duyduğu için çok farklı ekip çalışmaları gerektiriyor. Duvara asıldığında tamamlanan resimler, ya da herhangi bir yere konulabilecek olan heykellerden çok, her eser için adeta yeni kurgulamaya dayalı sunumlar gerekiyor. Bunun Perili Köşk’ün mimarisiyle birlikte düşünülmesi de bir tür zorunluluk. Bu ve buna benzer karakteristik özellikleri Borusan Çağdaş Sanat Koleksiyonu için sürekli yeni sunum teknikleri geliştirmeyi gerektiriyor, ki bunun her açıdan son derece deneysel bir karakteri var.
Bir koleksiyon sergisi hazırlarken kafanızdaki fikirlerden değil, elinizin altındaki eserlerden yola çıkarak bir okuma biçimi geliştirmeniz gerekiyor. Çalışmanın karakteristiklerinin bozulmaması için sürekli olarak sanatçıyla birlikte çalışıyorsunuz ki, bunun son derece verimli olduğunu düşünüyorum. Bir örnek vermek istiyorum. Geçen yıl Rick Silva’nın bir video projeksiyonunu sergilemek istediğimde, çalışmayı tek bir duvarda değil de iki farklı duvarda gösterip gösteremeyeceğimi bilmiyordum. Sanatçı ile son derece verimli bir ilişkiye girip sergi projemi anlattıktan sonra kendisinin de onayını olarak gösterdik. Ondan gelen yanıt, eserin bu tür yorumlanabileceğini hiç düşünmemesine rağmen, sonuçtan son derece memnun olduğuydu. Her adımda, her kararda farklı iletişim süreçlerini gündeme getirmek, bir ekiple birlikte çalışıp onay almak gerekiyor. Sanatçının yanı sıra teknik ekibin önerileri de yol gösterici olduğu için son derece detaylar üzerinde ilerleyen bir sistemle çalışmak gerekiyor.
Samimiyetimi mazur görün, koleksiyon sergilerinde deney yapmak işin doğası gereği mümkün değildir. Çünkü koleksiyoncu ile, bu bağlamda Ahmet Kocabıyık, onun eserle kurduğu diyaloğu da göz önünde tutmanız gerekiyor.
Marina Zurkow,
More and More Brazil
Rafael Lozano Hemmer, Borusan Contemporary 3. kat, Sergi görüntüsü
Üvercinka’da Perili Köşk’ün mimari özelliklerini ne şekilde kullanıyorsunuz?
Borusan Contemporary Direktörü Yağız Zaimoğlu’yla birlikte geliştirdiğimiz, üzerine dikkatle çalıştığımız yeni bir sergileme modeli var. Perili Köşk’ün farklı katlarını geçici karanlık alanlar haline getiriyoruz. Özel olarak tasarlanmış perdelerle mekânın karartılması, göstereceğimiz çalışmaların etkisini artırıyor. Üvercinka sergisinde ilk kez üç katta, Perili Köşk’ün üçüncü katından başlayıp ardından dördüncü ve altıncı katlarda devam eden karanlık alanlar oluşturup farklı tekniklerde üretilmiş Yeni Medya Sanatı eserlerini gösteriyoruz. Şimdiye kadar bu bağlamda gerçekleştirdiğimiz birçok deney, hem sanatçılar hem de izleyiciler tarafından olumlu karşılandı.
Michal Rovner, Borusan Contemporary 7. kat, Sergi görüntüsü
Comments