top of page
Sılay Sıldır

Zamanın saf formu gökyüzü


Çağrı Saray’ın Berlin Üzerindeki Gökyüzü başlıklı sergisi 8 Kasım - 15 Aralık tarihleri arasında Pilot Galeri'de gerçekleşti. Sanatçının Wim Wenders'in 1987 yapımı filmi Der Himmel über Berlin'den yola çıkarak 2006 yılından bu yana ürettiği eserleri bir araya getiren sergi, Saray’ın filmle kurduğu bir nevi 'takıntılı' ilişkiye dayanıyordu. Berlin Üzerindeki Gökyüzü'nü Sılay Sıldır değerlendirdi

768 kelime

Çağrı Saray, Berlin Üzerindeki Gökyüzü sergi görüntüsü

İnsanlar, ölümün ‘ne’liğinden faturanın nasıl ödeneceğine uzanan insan oluşlarıyla tasalanırken, zamanın başından beri onları izleyen bir melek, yaşamın basit zevklerine imrenir. Kahvenin yanındaki sigarayı, bir Türk berberinde tıraş olmayı, aşık olmayı merak eder ve ölümlü olur.

Wim Wenders’ın Der Himmel über Berlin (Berlin Üzerinde Gökyüzü) filmi varoluş, yabancılaşma, zaman üzerine soruları olan bir film. Wenders’in kurgusu zaman - mekân ilişkisini askıya aldığından, senarist Handke’nin monologları, ses, yapı tekrarıyla sürekli anlamı ertelediğinden filmde kocaman bir boşluk duygusu ürüyor. Bu boşluk, savaş sonrası Berlin sakininin günlük döngüsünden mekânların ve eylemlerin defaatle tekrarlanmasının uzamı olarak kullanılmış. Yabancılaşan bireye sonsuz fon oluyor. Seyirci, önüne konan fotoğraf değeri oldukça yüksek mekânla, boşlukta akan şiirsel monoloğun ilişkilenişine dikkat kestiği anda, filmin sonrasını merak etmekten vazgeçiyor. Filmin şimdisine yakalanıyor böylece.

Film resmen kendi zamanını üretmiş, seyircinin de zamanı algılama alışkanlığını kurcalıyor. Tekrar, monotonluk üretmekle sonuçlanmıyor bu kez, kurgunun ritminin, filmin estetik, lirik öğelerinin kurucusu olarak karşımızda.

Çağrı Saray, Pilot Galeri' de gerçekleştirdiği Berlin Üzerindeki Gökyüzü sergisine filmdeki boşluk duygusunu yerleştirmiş, tekrar ise sergide yer alan eserlerde hem resmin plastiğine ilişkin bir yöntem, hem de filmin çağırdığı kavramlara uygulanan bir etüt etme aracı olarak işlem görmekte.

Çağrı Saray, Berlin Üzerindeki Gökyüzü sergi görüntüsü

Serginin henüz girişinde yer alan Peter Handke’ye saygı 2 (2018) isimli videoda, filmi açan şiir, filmde olduğu gibi el yazısıyla yazılıyor. Filmin, yaşam döngüsünü, meleklerin mesafesinden göstererek müzakereye açtığı kavramları burada yakalamak mümkün: Çocukken yaşanan küçük coşkular -ağacın altında yemiş için avuçlarını birleştirme, su birikintisinde denizi hayal edebilme iştahı- bu coşkularının yetişkinlikteki kaybı ve peşinden gelen yabancılaşma. İzleyici burada, boşluğun kaynağını tanıyıp kendisiyle müzakere edecek ortamı buluyor. Videodaki tekrar, el yazısının hızı ve mesafe yaratıyor ortamı. Yaşarken görmezden geldiği basit zevkler dizedeki ses tekrarının yol açtığı ritimde, şarkıya çalan şiirin, yaşam döngüsünü taklit eden ritmik yapısında tekrar ediyor.

Tekrar burada reel zamanın akışını yavaşlatan, döngü içinde sıradanlaşıp görünmez olanı kendinden başkalaştırarak önümüze koyan bir kurucu öğe. Fark ve Tekrar’da Deleuze’ün yazdığı üzere tekrar “farkı üreten… etken bir kuvvet” oluyor. Deleuze tekrarı, zamanın saf formu olarak kavramsallaştırır, bunun için Nietzsche’nin ebedi dönüş kavramına döner. Ebedi dönüş bir döngünün hareketi, aynı olanın geri dönmesi değildir. Hatta alışkanlık her an aynı olanı döngüye çağırırken ve hafıza deneyimin hatırlanmasını sağlamak için kimliğin yaratımıyla meşgulken, ebedi dönüş, Delueze’e göre sadece kendinden başkalaşabilenin dönüşüdür. Böylece alışkanlık şimdinin zamanı iken, hafıza geçmişin oluşu iken, tekrar, ebedi dönüş olarak geleceğin zamanıdır.

Çağrı Saray, Berlin Üzerindeki Gökyüzü sergi görüntüsü

“Çocuk çocukken hiç bir şeyden mana çıkarmazdı alışkanlıkları yoktu” şeklinde akıyor şiir. Filmi, filmden farklılaştırıp literatüre film-şiir olarak geçmesini sağlayan, lirik özelliklerinin gövdesi olan şiir, bu kez, ressamın Türkçesiyle videonun sonsuz loop’unun zamanında başkalaşıp dönüyor. Tekrar, Deleuze’un yazdığı üzere farkı kendinden farklılaşma hareketinde bozulmadan koruyor.

Tekrarın monotonluk üretmek bir yana, hazla sonuçlandığı anlardan biri sanatçının deseninde yakalanabilir. 3 Asylum/ Berlin şehir Kütüphanesi (2015) isimli ışıklı kutuda sanatçının deseni ısrarcı, çizgileri katmanlar oluşturuyor. Tekrarlayan katmanlar, filmin tekrarlayan mekânı şehir kütüphanesini kurmuş. Eserin göz noktası gözleyen ve gözlenen arasındaki mesafeyi uzak diyebileceğimiz şekilde kurgulamış ve desen dikkat çekecek kadar metodik, teknik çizim sterilliğinde. Birlikteliklerinin etkisi filmdeki ıssız boşluk duygusunu galeriye dolduracak kadar güçlü. Sanatçının kendine has deseni tek kelimeyle haz veriyor. Metodik, mesafeli, ıssız duruş kütüphanenin filmde yüklendiği anlamı da karşılamış. Varoluşun ebedi tekerrürü içinde insanın yaşama dair toplayabildiği sınırlı bilginin tekinsizliğini fısıldıyor.

Çağrı Saray, Berlin Üzerindeki Gökyüzü sergi görüntüsü

Dönüşüm (2017) isimli çizimde çizginin figürde figürün de resim düzleminde tekrarı, Melek Damiel’in kağıt üzerinde hareket halinde belirmesiyle sonuçlanmış. Resmin plastiği seyrelen, sertleşen, devinim yaratan çizgilerle araştırdığı kavramı, dönüşümü, onamış. Dönüşüm, meleğin aynı gökyüzünün altında ölümsüzlükten ölümlülüğe hareketi üstüne düşünüyor.

Tekrar, sergide kah deseni hareketlendiren, kah fütüristik etkiler yaratan estetik bir karar, dizede ritim oluşturan şiirsel bir seçim. Yaşamda, bir döngünün kıskacı, bir takıntının kaçınılmaz ritüeli olarak da avlıyor insanı. Zira, sanatçı filmi ilk kez üniversite yıllarında seyrettiğini arkasından neredeyse her hafta tekrar izlediğini söylüyor. Sanatçının bu post modern yapıyı irdelerken, yaratının canlandırma, yeniden üretme gibi araçlarıyla alışverişi sergiye yansımış. O gece (2018) filmin önemli bir anının canlandırması. Meleği ölümlülük kararına taşıyan, önüne çıkan yırtık afiş, Nick Cave’in konser posteri, çizilip tamamlanıp sergilenmiş. Ölümlü olduğu anda gökten üstüne düşen zırh Damiel’in Zırhı (2018) enstalasyonunda demirden tekrar üretiliyor.

Sergide baskın olan tekrar ögesini, sanatçının filmle ilişkilenme biçimi olarak okumak da mümkün. Saray, filmi tekrar tekrar izlediği 12 sene boyunca film üstüne üretmiş. Dolayısıyla sergideki eserlerin tamamı yeni değil, bu süreçte üretilen işler ve sanatçının filmi yeniden okuma, sökme, oradan hareket etme biçimleri sergideki bu 12 yıllık üretime sirayet eden bir performans adeta.

Çağrı Saray, Berlin Üzerindeki Gökyüzü sergi görüntüsü

Comments


bottom of page