İzleyiciyi estetikten önce zihinsel bir algılama sürecine çağıran iki bağımsız sanatçı, Erkan Özdilek ve Kerim Kılıçarslan’ın ortak deneyim ve öznel bakış açılarıyla inşa ettikleri Zihin Topografyası, Marcus Graf’ın küratöryal desteğiyle, 20 Mayıs’a kadar 42 Maslak Art!Space Gallery’de ziyarete açık olacak.
Kerim Kılıçarslan, Axis Mundi, Kaya, toprak, neon, 4,5 m çap - 4,2 m yükseklik, 2017, Soğanlı, Yeşilhisar, Kayseri
Sanat, yalnız bir eylem olarak başlar. Sanatın temsil ettiği “bilgi modeli” zamanla yalnız doğanın değil, toplumun da bir parçası olur. Başlangıcını, doğayı taklitle, özdeşleşmekle, imge ve dil gücüyle, törenle, ritüelle ve devinimle kavrama girişimi olarak tanımlayan Ernst Ficher, sanatın iletişimsel işlevinden bahseder. Kimi zaman en ilkel ve içgüdüsel eylemler, gerçekte yaratıcı, bireyle kültür arasındaki ilişkinin/iletişimin ve ortak anlam dünyasının da kurucusu olur. Paylaşılmış ortak bir deneyim sürecinin izlerini paylaşan Zihin Topografyası da yalnız bir eylemden başlayan, süreç içinde bireyle kültür, doğayla insan, coğrafyayla aidiyet, sanatla deneyim arasında kaynaşan ortaklıklar inşa ediyor.
Kerim Kılıçarslan, İsimsiz, Tuva üzeri ateş, is, yağ, 220x300 cm, 2016
Zihin Topografyası, Erkan Özdilek ve Kerim Kılıçarslan’ın, kişisel sanat üretim pratiklerine ait malzeme ve metotları aynı anda hem kullandıkları hem de yöntemsel olarak bunun ötesinde yeni bir olasılıklar dünyasının kapısını araladıkları yoğun bir projenin ilk durağı. Sanatçıların, 2016’da başladıkları ve son adımını da 2018’de tamamlamayı planladıkları bu uzun soluklu proje, geniş bir coğrafyaya yayılmış olan Kapadokya’nın doğal ve kültürel izlerini taşıyor. Proje, bölgenin ilginç jeolojisi ve jeomorfolojisini estetize etmeden, toprağın üstünde ve altında yaratılan binlerce yıllık bir dünyanın, iklimin, bozkırın, rüzgarın, yaşamın, tarihin, doğanın ve insanın mücadelesinden besleniyor. Kolektif bir tavır üzerinden ilerleyen, sonuçtan çok deneyime dayalı üretimin olanaklarını araştıran proje, bağımsız ve köklü sanat pratiklerinde kesişmelerden çok farklılıklara dair dinamiklerin izlendiği sanatçılar Erkan Özdilek ve Kerim Kılıçarslan’ın Soğanlı, Erdemli, Sinassos Gomeda Vadisi’nde belirli periyodlarla gerçekleştirdikleri konaklamalar ve araştırmalarla başlıyor. Zihin Topografyası'da, üretimlerinin zeminini oluşturan ve bir tür düşünce egzersizi olarak ilerleyen projenin bazı aşamalarını, sanatçıların geçici arazi müdahalelerine dair belgelemeleri ve bireysel üretim pratikleriyle biçimlendirdikleri fotoğraf, video, buluntu-nesne, ses-ışık enstalasyonları ve resimle aktarılan çok katmanlı bir deneyim sürecini izleyici ile paylaşıyor.
Kerim Kılıçarslan, İsimsiz, Tuva üzeri ateş, is, yağ, 120x120 cm, 2016
1990’lı yılların başından itibaren üretimlerinde geçicilik ile süreklilik, kadim ile güncel, form ile düşünce arasındaki “an”larda bedenin, algının ve zihnin deneyimi üzerinde odaklanıp, mekan ve zamanın uyumunu, dönüşüm, oluşum ve devinimini araştıran Erkan Özdilek’in proje kapsamında ürettiği çalışmaları Sinyal Beklerken alt başlığıyla izleniyor. Aynı zamanda çocukluk ve ilk gençlik yıllarını geçirdiği bu coğrafyanın kendi sanat pratiğindeki yankısını da araştıran sanatçı, Sinyal Beklerken'de bir tür geçmiş-şimdi-gelecek yolculuğunun aşamalarını betimliyor. Sergide yer alan çizim, resim ve enstalasyonları, Özdilek’in kişisel tarihinin, zamanının, sanatının ve varlığının patinasını yüzeye aktarıyor. Sanatçının, renk paleti ve geometrik değinmelerin eşlik ettiği yüzeyi, tıpkı bölgede ilk yerleşimlerden itibaren kullanılan "kepez" ve "Yontu taşı" gibi beyaz, bej, açık kahverengi tonları taşıyan resimleri, koza, yaprak, toprak gibi malzemeler ile doğayı görünür kılan, bilinç uyandırmayı amaçlayan, dolayısıyla yaşamı/zamanı ve hafızayı kutsayan bir yaklaşımın ürünü olarak okunuyor.
Erkan Özdilek, İsimsiz, Altın kaplı daktilo ve şerit kağıtlar, Çap: 6 m, 2016
Sanatsal üretim pratiğinde çoğulcu-araştırmacı tavır ve yöntem çeşitliliğine sahip bir dil kullanan Kerim Kılıçarslan, Zihin Topografyası projesi sürecinde şekillendirdiği On/Off Land alt başlığını taşıyan üretimlerinde coğrafyada deneyimlediği sürecin öznel izlerini mekana taşıyor. On/Off Land, sanatçının, bölgedeki en yüksek tepede 16 adet taşla çevrelediği bir çemberin ortasında yaktığı ateşle yarattığı, ‘kendine ait bir kosmos’ oluşturma eylemini merkezine alan, fotoğraf, video, resim ve enstalasyondan oluşuyor. Kadim ritüellerden yaygın inanç sistemlerine dairesel forma yüklenen tüm anlamları üzerinde taşıyan bu performatif eylem, sanatçı için mekânsal, dolayısıyla içsel bir sahiplenmeyi mümkün kılıyor. Bu ‘sahip çıkma’, aslında derin bir ‘saygı’ anlamına geliyor. Toprağın ve aidiyetin kıyısında, ev, yuva, mülkiyet, kültür, yaşam ve kutsallık çerçevesinde bir tür Axis Mundi oluşturan performansın dokümantasyonu dışında sanatçının sergi için düzenlediği enstalasyon, bölgeden getirilen taş ve toprağın hafızasını da mekana yayıyor. Kılıçarslan’ın kendi üretim dili çerçevesinde yakarak gerçekleştirdiği, dairesel ve spiral formları ve altın renkleriyle yine döngüsel zaman ve kadim kutsallık sembollerine vurgu yaptığı tuval resimleri, sanatçının fiziksel ve düşünsel yolculuğunu forma dönüştürüyor.
Erkan Özdilek, İsimsiz, Tuval üzeri kağıt hamuru ve reçine, 200x200 cm, 2014
Comments